Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alıntıya Gel-Okuyu(Yol)Cu!
Bir kadına duyulan sevgi, bedensel bir arzu bile ona tanrısal bir hikmet yüklenmeden, doğanın bütün şöleni o be­dene yansıtılmadan, sevgi bir mucizeye dönüştürülmeden söylenemez. Söylenirse bu, sevgiliye, ona duyulan aşka, in­sanın büyüklüğüne yapılabilecek bir aşağılama, bir haksızlık, sözcüğün hakiki ve mecazi anlamıyla bir günahtır. Çünkü bu sevgi, gider varlığını bir büyük varoluştan alır. Bu sevgi ne kadar büyük olursa, insan üzerinden tanrıya/doğaya o ka­dar büyük sevgi gösterilmiş olacaktır: "Kim güzele candan aşık olurdu/ Allah'ın sevgisi kula düşmeden. " Kula düşen sevgi böyle bir yüceden geliyorsa, sevgiliye söylenecek söz, sevenin de sevilenin de yaratıcısına yakışır olmalıdır: "Cemali güneştir dil­leri ayet/ Kaşları Zülfikar gözleri Tevrat/ Zülüfleri Zebur İncil'dir kamet/ Muhabbet gönlümü Kuran'a çekti. " Aşığımız bir aşkın esrarına ermiştir yine. Dil, doğadan ve eski büyük aşklardan alacaktır anlatım gücünü: "Bazı güneşteyim bazı yeldeyim/ Bazı yağmurdayım bazı seldeyim/ Bir Leyla peşinde ıssız çöldeyim/ Bir garip Mecnun'a yoldaş gibiyim. " İmgesel dolayımını bu kadar kutsaldan, doğanın büyüklüğünden alan bir aşkın bitişi de başlangıcındaki coşkusuna yakışır bir acıyla dile gelecektir: "Yüce bir dağ idim dümdüz eyledin/ Ayaklar altında bir toz eyledin/ Akan pınar idim susuz eyledin/ Güzel baharımı kara çevirdin// Ben isminden başka lisan bilmezdim/ Kemalinden başka sultan bilmez­ dim/ Gül yüzünden başka Rahman bilmezdim/ Yaktın bu gönlümü nara çevirdin. "
İnsanlar birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına değil, sevgilerine ve alakalarına muhtaçtılar. Bu olmadıktan sonra, aile sahibi olmanın hakiki ismi, "birtakım yabancılar beslenmek"ti.
Sayfa 145Kitabı okudu
Reklam
Asıl olan işin hakikatidir,özüdür. Gerçek sevgi erdemden doğar. Maddi unsurlara dayanan sevgi,ilgi,aşk mecazidir,hakiki değildir.
Sayfa 37 - Genç Timaş YayınlarıKitabı okuyor
'Bir insanın tekamül ve terbiyesi, kendi nefis mücadelesi ile olmaktadır. Onu başkaları asla terbiye edemez. Zira başkaları terbiye etmeye kalkarsa, karşı tarafın tarlasına daima negatif tohumlar ekecektir. Kişinin kişiliği terbiyeyi nefsinde yaparsa, içindeki menfiyeti rahatça atarak kendini tekamül ortamına hazırlar. Size kötü gözle bakanlara, siz güzel gözle bakmasını bilirseniz, onu gizli nefis terbiyesine itmiş olursunuz. Öyle bir an gelir ki; kendi nefsinden kendi utanır, yaptıklarının bilincine varır. Sevgi, meleklerin doruğundaki hakiki sevgi kotuna oturunca siz de bir melek olursunuz. Bu nimete varabilmek ancak lâyıklara hastır. Henüz sizler daha doğmadan, bilinçaltınıza ekilen tohumlar, bulundukları ortama göre yeşermektedir. İşte bu, sizin öz kotunuzdur. Bu kot sizin kader yolunuzu çizmektedir. Her şey sizin varoluşunuzla beraberdir, sonradan ilaveler olmaz. Her dönemde aynı yoldan geçecek, iyiyi kötüyü öz bilincinizle seçecek, hakikat yolunu böyle bulacaksınız. İşte size siz yapan budur. Evrende her şey bir denge unsurudur. Bir şeyin noksanlığı, daima başka bir şeyle tamamlanır. Aslında öz bilinç kotunuz daima art niyetlerin dışında tutulmuştur. Fakat beşer daima şaşmıştır ve sapmıştır. Özveri, insanoğluna en kutsal yolu çizmektedir."
Hakiki sevgi hep aynı kalabilendir, Her şey bağışlansa da Her şey yasaklansa da.
Sayfa 61 - Kültür ve Turizm Bakanlığı YayınlarıKitabı okuyor
hiç beklemediğin anda oluyor kuzum hdhs
Bana diyordun ki, "Bana bu yoldaki mutluluklarından bahset ki bari senin mutluluğun yüzünden memnun kalayım. Bana tatmak nasip olmayan bir şeyi senin tarifinle öğreneyim." Bunu sana nasıl tama­mıyla tarif edeyim kardeşim, bunu tatmayana anlatmak zordur. Zira buna örnek verilecek ve benzetilecek hiçbir şey bulunamaz. Eşe duyulan sevgi, eşe duyulan aşk! Oh! Bunun sınırı ve sonu olur mu ki söz ve yazının bunun tamamını ni­telemeye gücü yetsin. Bu her aşk ve sevgiye benzemez. Hatta bazı çılgınca sevdalara da benzemez. Aşk ve hakiki sevgiyi eşler arasında aramalı. Zira bunun saflık ve yüceliği ancak orada kararlaştırılabilir.
Reklam
464 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman...
Gözlerimi kapasam içindedir gözlerin... Seninle kokluyorum ötelerin tadını... Sen gitsen gizin kalıyor... Şiir tam da böyle bir ötelikti mânâ âleminde rûhumda... Kimi Şair var ki; illa hüzünlü, buhranlı olması gerek diye; koyu bir buhranı şiirlerinden eksik etmeyince mânâya, sevgi hissine asla erişilemiyor... Hakîkî sevgi hissi varsa, rûha akan bir şeyler hep varoluyor; Bahaettin Karakoç'un rûh derûnîliği gibi... Sonrası mı işte o sevgiyi iliklerinizde hissediyorsunuz... Özlem, hasret, yokluk asla buhrana sürüklemiyor sizi, bilakis içine içine alıyor... Onunla berâber özlüyor, onunla berâber bekliyorsunuz... Uzun zamandır okuduğum en güzel şiirlerdendi... Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman, başlı başına kâfi idi... Okunulası çokça...
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman
Ihlamurlar Çiçek Açtığı ZamanBahaettin Karakoç · Nar Yayınları · 2021248 okunma
“Kıymetini bilmediklerini benden isteyenlerden yoruldum. İnsan ‘sevmenin’ cimrisiyse, Allah'tan cömertlik beklemesin. ‘Hakiki sevgi nasıldır?’ diyenler Fâtıma'nın kalbine baksınlar.”
Gerçek sevgi erdemden doğar.Maddi unsurlara dayanan sevgi, ilgi, aşk mecazidir, hakiki değildir.
"-Niçin seversin Güntülü? -Sevginin niçini olmaz ki efendim... Düşünsem belki mâkul bir sebep bulabilirim. Fakat bu hakikî sebep olmaz. Çünkü biz önce severiz. Sonra sevdiğimiz şeyin güzel taraflarını bulmaya çalışırız. Bu da hodbinliğimizden doğar efendim."
Reklam
. Yargılamadan dinle, yargılamadan sev. Hatta yargılasan bile sev ki hakiki sevgi budur belki. .
Sayfa 22 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
MARTİN'İN SEVGİSİ MEYUS BİR KADER DEĞİLDİR
BİLAKİS YÂRE VERİLEN BİR ÖDÜLDÜR Martin karakterine oldukça güveniyordu. Son dört yılın Martin'e en büyük katkısı bu olmuştu. Martin ne olduğunu çok iyi biliyordu. Ne olabileceğini de kuvvetli bir şekilde kestirebiliyordu. Martin'e göre başlardaki eski hayalperest veya sonlardaki derin karamsar, münferit insan yoktu artık. Lakin
Kâzım Karabekir Paşa, ana babaları Erzurum ve Erzincan bölgelerinde öldürülen iki bin kadar yetim Türk çocuğunu evlat edinmişti. Bunlar, dört ile on dört arasında çocuklardı. Üzerlerinde asker elbisesi olmasına ve Paşa'nın seçtiği zabitlerin nezareti altında olmalarına rağmen, asker terbiyesi görmüyorlardı. Kazım Karabekir Paşa, çocuklarda,
Sayfa 117Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.