Omuz silkerek ona hak verdiğimi ima ettim. - “Yine de dostum,” diye devam ettim, “bu konudada bazı istisnalar var. Hırsızlığın günahı olduğu doğrudur: Ama insan kendini ve yakınlarına o an söz konusu olan ölümcül bir açlıktan kurtarmak için hırsızlık yapıyorsa, merhamet mi yoksa ceza mı görmeli? Kendini aldatan karısını ve onu baştan çıkaran alçı haklı bir öfkeyle öldüren adamı ilk taşı kim atacak? Haz dolu bir anda aşkın önüne geçilmez mutluluklariyla kendinden geçen kıza kim taş atacak? Bu durumda kanunlarımız, o soğukkanlı bürokratlar bile duygulanır, ceza vermekten kaçınırlar”
Bugün dış dünyada yaşanan olayları kontrol edemeyeceksin. Bu korkunç bir şey mi? Biraz. Ama bunun karşılığında, bu olaylar hakkındaki fikirlerini kontrol edebileceğini bilmek seni rahatlatacaktır. Bu olaylar iyi mi, kötü mü ya da haklı mı yoksa haksız mı? Durumu kontrol edemezsin ama bu durum hakkındaki düşüncelerini kontrol edebilirsin.
Reklam
Yüzsüzlerin Yüzlerinin Son Hali Yaşattığınız hiçbir acı yüzünüzü kızartmıyordu Başkalarının hakkını kızartıp yediğinizde de Bu konuda aşırı pişkin olduğunuzdan dolayı yüzünüz hala kızaramıyor Yüz kızarması için ar gerekiyor ar Ar size neden uğramıyor? O nemrud cehrenizin yırtılmış perdesinden sinsi sinsi sadece bakıyorsunuz şimdi İnsan
Kaçabilir
İnsan, haklı olduğunu bile bile kaçar mı?
Aklı aklınıza uyuyor mu? Düşünüş tarzı, konulara yaklaşımı ve olayları değerlendirişi sizinkiyle uyuşuyor mu? İddiacı bir ta­vır içinde sürekli haklı çıkmaya çalışan, bilgiçlik taslayan, her şeyi ben bilirim tavrı içinde olan biri mi?
Sayfa 86
Peki bu nereden kaynaklanıyor? - İnsan soyunun doğal kötülüğünden. Eğer böyle olmasaydı, baştan aşağı dürüst olsaydık her tartışmada tek amacımız gerçeği gün yüzüne çıkarmak olurdu, gerçeğin bizim ilk görüşümüze mi, yoksa diğerininkine mi uygun düştüğünü hiç umursamazdık: Bu önemsiz olurdu ya da en azından ikincil bir mesele olurdu. Ama şimdi asıl mesele bu. Özellikle zihinsel beceriler konusunda duyarlı olan, doğuştan gelen kibir, bizim ilk öne sürdüğümüz fikrin yanlış çıkmasını, karşımızdakinin haklı olmasını istemez. Böyle olmasaydı herkes doğru bir yargıya varmak için çaba harcamak zorunda kalacaktı: Önce düşünmesi, sonra konuşması gerekecekti. Ancak çoğu insanda doğuştan gelen kibre, gevezelik ve doğuştan gelen hilekarlık eşlik eder. Düşünmeden konuşurlar, iddialarının yanlış olduğunu, haksız olduklarını sonradan anlasalar bile tam tersiymiş gibi göstermeye çalışırlar. Doğru olduğu varsayılan önermeyi ileri sürerken çoğunlukla tek gerekçe olan gerçeğin menfaati artık yerini tamamen kibrin menfaatine bırakmıştır: Doğrunun yanlış, yanlışın da doğru gibi görünmesi gerekir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.