Boğuluyorum. Ve yavaş yavaş batıyorum çırpınmaya çalıştıkça daha da dibe gidiyorum. Henüz boğazıma gelmedi. Ama son, uzak değil. Yanlış bir kararın pişmanlığı ve giderek uzaklaştığın değerlerin. Kimsin, nesin, seni kim bu şekilde filizlendirdi. Hepsi, yapılan bütün iyilikler birer birer yitti. Elinden avucundan yitip gitti. Hem de bile bile isteyerek, kendi elinle çektin kısa çöpü. Topuğunun en sert kısmıyla vurdun idam sehpasındasındaki ayaklarının altındaki sandalyeye. Ne tarih affedecek, ne de vicdan. Bir anlık heves, kendi iç çekişmelerin ve sana değer vermeyen bir hayat, son sözü hayat söyler dememişmiydi şair? Hiç mi ders almadık. Demek ki almadık.