Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
hamide avcı
hamide avcı
@hamideavc
70 okur puanı
Haziran 2015 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Bir anda başlanıp bitirilecek bir kitap olmasından ziyade konu olarak da ilgi çekici bir kitap. Sıradanlıktan uzak gibiydi. Eski yaşantısına zıt davranışlarda bulunsa da adını asla öğrenemediğimiz kitabın asıl kahramanı için kitap boyunca yaptıklarının yanlışlığının farkına ha vardı ha varacak diye düşünürken yazar bize bambaşka durumlar sundu.
Hayat sürekli bir yolculuktur, kitap okumak da hem yolculuğa çıkmak hem de başkalarının yolculuğuna şahit olmaktır. Bu sefer Çehov bizi Yegoruşka' nın yolculuğuna misafir etti.
Dayısı okuması için Yegoruşka'yı ailesinden uzak bir yere götürüyor. Betimlemelerle uzun sayılabilecek bir yolculuk. Gerek dayısının gerek diğer yoldaşların öğütleri oluyor. Herkes kendinden bir öğüt veriyor çoğu yaşayamadığı hayalini kurduğu yaşam için veriyor bu öğüdü.
Bozkır'da evinden uzaklaşan küçük Yegoruşka için kitabın isminden de anlaşıldığı gibi bir yolculuk hikayesi okuyoruz. Okumanın o zamandaki anlamını çeşitli Halk tabakasından ve mesleklerden karşılığını da gözler önüne sermiş Çehov bizim için. Rusya da okumanın çeşitli diller öğrenmenin ve konuşmanın değeri de kitapta aktarılmış.
Kitabın uzun ve ayrıntılı betimlemeler ve yolculuk üzerine olması bana Cengiz Aytmatov'un Gün Olur Asra Bedel kitabını anımsattı. Henüz bu kitabı okumayanlar için de naçizane bir öneri olsun :)
Maceraya adamakıllı doyuran bir kitap bitti ama ben düşlerden çıkamadım henüz. Aksiyonun sürekli devam ettiği kitapta boşluğa hiç yer verilmemiş neredeyse. Kitabı okuyanlar bilir birçok alandan karakter çıkıyor önümüze: zangocu, dilenci, cerrah, hırsız, maymun, ayı, uykucular, tüccar, öğretmen... Daha neler neler. Bütün bu alanlardaki karakterleri anlatırken geniş kelime dağarcığı ile anlatım zenginliği sunan yazar her bir karekteri bize etkili şekilde anlatmış bulunuyor. Böylelikle olaylardan hiç kopmayarak kendimiz maceraya kaptırıyoruz.
Bir düş müydü herşey diye düşünürken zaten kitabın yazılması da bir düş diyerek sonuca çabucak çıkartıyorum kendimi. Uzun Ihsan Efendi diyor ya ben düşünmeseydim sen olmadın diye. Bu söyleyenin aslında Ihsan Oktay Anar olduğunu ve biz okuyucuların o cümleyi okurken tebessüm ettiğini düşlüyorum bazen :) Bu da benim düşüm.
Keyifli okumalar :(
Okur Takip Önerileri
Okuduğumda beni duygulandıran hatta gözlerimi nemlendiren kitapları çok anlamlı bulurum. İçinde yazılanlara karşılık verir gibi akar gözyaşlarım, selamlar kelimeleri. Bu kitapta gözyaşlarım kelimelerle arkadaş oldu diyebilirim.Özlem, minnet, fedakarlık, daha neler neler... Ben hissettim bu kitabı. Kusursuz yenilgilerine şahit oldum. Kusursuz
Ütopya ülkeside insanların mutlu yaşaması üzerine bir düzen kurulmuş ve politika geliştirilmiştir. Kitapta anlatılan yaşamın bütünüyle gerçekleştirilebilecek olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bunun gerçekleştirilemeyeceği bir dünya düzeni çoktan oluşturulmuş maalesef. Toplum olarak veya ülke olarak yazılanları gerçekleştiremeyebiliriz fakat birey olarak kitapta ders alabileceğimiz birçok husus var. Kişinin kendisini geliştirmesi için işlerinden arta kalan zamanlarında kitap okuması, doğayı incelemesi, varlığının asıl amacının ne olduğunu araştırması gibi yöntemler izleyebilir. Kendine fayda sağlayacak işler yaptığın gibi toplumun da insanların da faydasına olacak işler yapması bu ülkedeki insanların erdemlerinden bir tanesidir. Bu şekilde insanlar dünyada yaşamlarını daha mutlu bir hayat yaşarlar.
Kitapta kişisel ve toplumsal olarak çıkarılabilecek birçok sonuç ve kazanım olduğunu düşünüyorum.
Keyifli okumalar:)
Çocuklarda çok sık rastlanan bir olay vardır. Onlara birşey yapmasını veya yapmamasını öğütlediğimizde belki de emrettiğimizde bizim söylediğimizin tam tersini yaparlar. Yapılmaması gereken durumun daha büyülü, davetkar bir havası vardır onlara göre. Bu durum büyüklerde de zaman zaman baş gösteriyor. Kitapta buna şahit oluyoruz. Şehirden uzakta bulunan bu kaleye ilk gelen askerler hemen gitmek istiyorlar. Gitme istekleri onaylanınca bu kadar kolay gitmelerine inanamayıp kalmaya karar veriyorlar.
Bir umut onlardaki. Tek bir ışıkta bile amaçlarının gerçekleşeceğine inanıyorlar, düşman gelemese bile...
Yazar öyle güzel betimlemiş ki kaledeki bekleyişi ben de kalede gelmesi beklenen düşmanı bekledim. Kalenin duvarları, damla damla akan su sesini, yeni tabyayı görür gibi dürbün ile uzaklara her seferinde bakan benmişim gibi hissetti, yaşadım Bastiani Kalesini.
Bekleyişimiz hayatta hep devam ediyor. Ufak bir umut bizi amacımıza daha da yaklaştırıyor. Hayattaki diğer amaçlarımızdan dahi vazgeçebiliyoruz. Olmayacağını bile bile. O bekleme ümidi diri tutuyor bizi. Olmasa da mücadele ettik düşüncesi tam da Tatar Çölü kitabının anlamak istediğini duyular.
Keyifli okumalar :)
Bir karar vermek gerektiğinde önümüzde doğru ve yanlış olan iki seçenek olduğunda iyi insanlar doğru olanı kötü insanlarda yanlış olan kararı verirler. İyi insanlar için bu durum zor değildir, rahatlıkla yapması gerekene karar verirler. Peki bu naif insanlar karar vermek için iki doğru ama birbiriyle çelişen durum arasında kalırlarsa. Hangisini
Okuduğumuz kitapların çoğunda yaşanılan olaylara şahitlik ederiz. Çok az kitapta ise olayı hissederiz. Bu kitap tamda böyle bir anlatımla bize idam mahkumu olan adamın hissettiklerini benimsetiyor. Kitabı okurken giyotin sehpasına saatleri kalmış mahkum gibi o anı bekledim.
Son saatlerini yaşadığını bilen kişi fazlasıyla umursamaz olabiliyor.
Cengiz Aytmatovun bazı kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da çocuk eğitimi üzerinde durmuştur. Kirisk'in yolculuk boyunca başına gelenler onu hayata hazırlıyordu. Yön bulma, fok avlama, fırtına olduğunda nasıl davranması gerektiğini öğrenmesi gerekiyordu. Onun bu eğitimi alması gelecek yıllarda köy halkının geçiminde onlara yardımcı olacaktır. Kirisk onların geleceğidir. En çok da fedakarlık üzerinde durulmuştur kitapta Fırtına da kendilerine gerekli olan birçok şeyden vazgeçmişlerdi. Sadece suları kalmıştı ellerinde bir de tuzlu yiyecekleri. Su öyle önemliydi ki onları için. Eğer suları kalmazsa susuzluktan öleceklerini biliyorlardı. Kayıkda kalanlar için kendilerini feda ettiler tek tek. En sonra Kirisk'in babası atladı kayıktan. Kirisk'in kurtulup kurtulmadı kitabın sonunda kesin olarak belirtilmemiştir ama bir umut olarak hissediliyordu Kirisk'in kurtulduğu. Her ne kadar da eli boş, babasını, yol arkadaşlarına kaybetmiş olarak dönse de artık bir yetişkin olmuştu.Büyüdüğünü kanıtlayan bir şiiri de vardı artık. Zorlukları, kaybetmeyi, acıyı, kederi, fedakarlığı, sabrı öğrenmişti Kirisk. Bu yolculukta çok şey öğrenmiştir.
