Bu soruyu sorarken kendini eski polisiye romanlarındaki hafiye yamaklarında benzetti. O kitapların yazarları, romandaki tanık sayılabilecek kimi bilgileri okura aktarmak amacıyla her şeyi biraz geç anlayan azıcık donuk zekalı hafiye yamakları kullanırlar, onlar da yerli yersiz sorularıyla okurun aydınlanmasına neden olurlardı.
Şehir insanları böyledir. Evlenen iki kişiyi bir ayakkabı çifti olarak düşünürler ve birbirlerine uyup uymadıklarını görmek için ikisini yan yana getirirler.
Kaldırımlardaki ağaçlardan farkımız yokmuş yan tezgâhın ikide bir söylediğine göre
manzara oluşturuyormuşuz geçen otomobillere
marka marka söylüyor bemevelere mersedeslere
Hafta sonları çıkamadım evden uzun bir süre annemin boynunda dikilen damarlar dişledi beni ben de insanım değil mi - güldüm - değil mi taşlar doğursaymış annem ama gülhatmi