Hande Kübra

Hande Kübra
@handekubra6
وَالَّذِينَ آمَنُوا أَشَدُّ حُبًّا لِلَّهِ "iman edenler ise en çok Allah'ı severler" اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَۜ
Gökyüzünün öğrencisi,yeryüzünün öğretmeni
Allah'ın Huzurunda
201 reader point
Joined on August 2020
İşe gidenlerin artık pencere önlerindeki çiçekleri seyredecek ya da küçük bir kuşa yem atacak kadar vakitleri vardı.İşçiler işlerini severek ve huzur içinde yapıyordu çünkü kimse onları en kısa sürede en çok işi yapsınlar diye sıkıştırmıyordu.
Reklam
Kazaya rıza, kadere teslim İslâmiyet’in bir şiarıdır.
Hem dünyada gençliğe muhabbet, yani ibadette gençlik kuvvetini sarf etmenin neticesi: Dâr-ı saadette ebedî bir gençliktir.

Reader Follow Recommendations

See All
Eğer o muhabbetler, Kur’an’ın irşad ettiği tarzda ve Cenab-ı Hakk’ın hesabına ve muhabbet-i Rahman namına olsalar o zaman hem dünyada hem âhirette güzel neticeleri var. Amma dünyada ise leziz taamlara, güzel meyvelere muhabbetin, elemsiz bir nimet ve ayn-ı şükür bir lezzettir. Nefsine muhabbet ise: Ona acımak, terbiye etmek, zararlı hevesattan
Hem güzel şeylere muhabbetin, madem Sâni’leri hesabınadır. “Ne güzel yapılmışlar.” tarzındadır. O muhabbetin bir leziz tefekkür olduğu halde hüsün-perest, cemal-perest zevkinin nazarını daha yüksek daha mukaddes ve binler defa daha güzel cemal mertebelerinin definelerine yol açar, baktırır. Çünkü o güzel âsârdan ef’al-i İlahiyenin güzelliğine
Reklam
Ahbaplara muhabbetin ise: Madem lillah içindir. O ahbapların firakları, hattâ ölümleri, sohbetinize ve uhuvvetinize mani olmadığı için o manevî muhabbet ve ruhanî irtibattan istifade edersin. Ve mülakat lezzeti daimî olur. Lillah için olmazsa bir günlük mülakat lezzeti, yüz günlük firak elemini netice verir. (Hâşiye[6]) Enbiya ve evliyaya muhabbetin ise: Ehl-i gaflete karanlıklı bir vahşetgâh görünen âlem-i berzah, o nuranilerin vücudlarıyla tenevvür etmiş menzilgâhları suretinde sana göründüğü için o âleme gitmeye tevahhuş, tedehhüş değil belki bilakis temayül ve iştiyak hissini verir, hayat-ı dünyeviyenin lezzetini kaçırmaz. Yoksa onların muhabbeti, ehl-i medeniyetin meşahir-i insaniyeye muhabbeti nevinden olsa o kâmil insanların fena ve zevallerini ve mazi denilen mezar-ı ekberinde çürümelerini düşünmekle, elemli hayatına bir keder daha ilâve eder. Yani “Öyle kâmilleri çürüten bir mezara, ben de gideceğim.” diye düşünür; mezaristana endişeli bir nazarla bakar, “Âh!” çeker. Evvelki nazarda ise cisim libasını mazide bırakıp kendileri istikbal salonu olan berzah âleminde kemal-i rahatla ikametlerini düşünür, mezaristana ünsiyetkârane bakar.
Bundan 1400 sene önce Peygamberimiz (sav),büyük bir inkılap gerçekleştirdi.O, Cahiliye Dönemi'ni bütünüyle ortadan kaldırıp,Kur'ân ve sünnete göre şekillenmiş,yepyeni bir toplum ( ümmet) oluşturdu.Ondan önce putlara tapan müşrik insanlar,gece namaz kılan,gündüz oruç tutan insanlara dönüştüler.Kızlarını diri diri toprağa gömen insanlar,karıncaya bile ayak basamaz hale geldiler.
Peygamberimiz (sav)'in hayatı boyunca hiçbir yalanı görülmemiştir.Dost ve düşman herkes onun güzel ahlaklı olduğunda ittifak etmiştir.Ümmi olduğu halde insanlık âlemine yüksek ilmi hakikatler getirmiştir.Dinini tebliğ ederken kimseden korkmamış,tehditlere veya para,makam gibi tekliflere aldırış etmemiştir.O,Allah'ı herkesten çok tanımış,sevmiş ve korkmuş, ibadetlerde herkesten en ileride olmuştur.
Karıncaları emîrsiz,arıları kraliçesiz bırakmayan kudret-i ezelîye; elbette beşeri nebisiz( peygambersiz ) bırakmaz.
"Artık kim nefsinin cimriliğinden korunursa,işte onlar gerçekten kurtuluşa erenlerdir." ( Teğabün,16)
Reklam
"Hiçbir musîbet Allah'ın izni olmadıkça isâbet etmez." ( Teğabün,11) "..o halde mü'minler ancak Allah'a tevekkül etsinler."(Teğabün,13)
Ve kalbin bâtınına, başka muhabbetlerin girmesine meydan verme. Çünkü bâtın-ı kalp, âyine-i Samed’dir ve ona mahsustur.
Rasûl-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz Kur'ân'ın lisanıyla diyor ki: "Ey insanlar! Sizin Rabbiniz Allah'tır.Sizleri yokluktan buraya gönderen O'dur.Ahirete doğru giden birer yolcusunuz.Bu dünyadaki işiniz ise dünya ve ahirette güzel yaşamak için Rabbinizi tanımaya,ona iman etmeye ve yalnız Ona kulluk etmek için çalışmaktır.İhtiraslarınız,hevesleriniz,çıkarlarınız,aklınızı ve vicdanınızı susturup dünyaya geliş amacınızı unutturmasın.Biliniz ki bütün lezzetler imandadır,istikamettedir.Onun için İslamiyet'i yaşamakta size bir zorluk yoktur;size ağır gelmesin.Bütün acılar ise hakkı dinlememekte ve batılda ısrar etmektedir.İşte hal-i âlem buna şahittir.
318 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.