Hayat, savaşıyla, öfkesiyle,, fırtınasına, karanlığında değil de umuduyla, inadıyla, baharıyla, güneşiyle insana iyi geliveriyor. Hayatın hangi yüzünü göstereceği insanın takındığı yüzden etkileniyor.
...
Biz ki müslümanlarız
Sözünde bir direniş
Amelinde sessizlik
Masada Kudüs resmi
Özde makam sevgisi
Canımız neler çeker
Boykotu da kim dinler
Hem n'olacak ki canım
Hep de biz mi yapalım
Yürüyüşler yaparız
Vicdan rahatlatırız
En çok kim bağırırsa
O samimi olacak
Acı bir portre değil
Her zerresiyle gerçek
Bilmem ki hangi dönem
Uyanacak bu âlem
Vallahi bize yazık
Yakışmaz münafıklık
İstanbul ve sen / neydi o bir zamanlar
sanki gençliğime doğru yaşlanıyordum
Çengelköy’de yaz unutulmaz erguvanlar
hangi yanıma dönsem seni bulurdum
içimdeki lambanın kırıldığı anlar.
İnsan hangi yola çıkıyorsa çıksın, başlangıç noktası kendisi olmalıdır.
İnsanın kendi içinden başlamayan herhangi bir girişim ve değişim çabası başarısızlıkla sonuçlanacaktır.
Gençken, yaşın getireceği olası acıları ve kasvetleri öngörebileceğinizi düşünürsünüz. Kendinizi tek başınıza, boşanmış, dul kalmış olarak hayal edersiniz; çocuklar sizden uzakta büyümekte, dostlar ölmektedir. Statü kaybını, arzu kaybını ve arzulanabilirliğin kaybını hayal edersiniz. Daha da öteye gidip kendi yaklaşan ölümünüzü, çevrenize hangi dostlarınızı toplarsanız toplayın ancak tek başına yüzleşilebilen ölümü düşünebilirsiniz. Ama bütün bunlar ileriye bakmak oluyor. Yapmayı başaramadığınız şey, ileriye bakmak ve sonra da kendinizi o gelecek noktasından geriye bakarken hayal etmek. Zamanın getirdiği yeni gerçekleri öğrenmek. Sözgelimi, hayatınıza tanık olanlar azalırken, şimdi ya da bir zamanlar ne olduğunuz hakkında daha az doğrulama, dolayısıyla daha az kesinlik olduğunu keşfetmek. Düzenli olarak kayıtlar tutmuş olsanız bile -sözcükler, sesler ve resimlerle- yanlış türden bir kayıt tutma işine girişmiş olduğunuzu fark edebilirsiniz. Adrian'ın alıntı yaptığı cümle neydi? "Tarih, belleğin kusurlarının, belgelemenin yetersizlikleriyle buluştuğu noktada üretilen o kesinliktir."
Sabahtan beri düşünüyorum
Aylardır sürdürülen bu korkunç katliamı
anlatacak bir kelime arıyorum
Katil? Vahşet? Soykırım?…
Yok yazamıyorum
çünkü hangi kelimeye baksam
bir yere saklanıyor.
Hiçbiri bu utancı taşımak istemiyor.
Ama artık o kelimeyi buldum.
İnsanlığa dair bu büyük utancı
taşıyabilecek bir kelime var artık.
“İsrail”
Loop
Bugün hangi köşede uyusam
Kime sırnaşsam bana yaş mama verir
Şu sineği yakalamalıyım
Balkona çıkıp bakayım kuş vs var mı
Su içeyim mama yiyeyim
Endloop