Ah insanlar !
Hangi çiçek, diğerini ‘sarı açtı’ diye ayıplar? Hangi kuş ‘farklı ötünce’ diğerine yasak koyar? Derisinden, dilinden ötürü ölüyor insanlar. Ah insanlar! Her şeyi bulan, kendini bulamayan insanlar..
İnsan böyle bir şey. Nerede, hangi yaşta olursa olsun, kabuğunu kırıp içine baksan içi cılk yara. Yarasız, dertsiz, sırsız insan yok da, işte kimisi üstünü iyi örtüyor. Ben de örttüm. O kadar kapattım ki, kendim bile sormadım kendime. Bir kere oturup da kendimle, Selami'yle konuştuğum gibi konuşmadım. "Sen niye böylesin Ethem, gel, otur konuşalım. Anlat içindekini, anlat da rahatla" demedim kendime. Sadece şikâyet etmeyi bildim. Kendime kızmayı, Nurten'e kızmayı, anneme, babama, abime, kardeşime, çocuklara, hayata kızmayı bildim. Kolayı bu çünkü. Kız, küs ve somurt bir köşede. Kaçmayı daha kolay buldum.
Reklam
Kendini feda şemasını sahipsiniz: Kendini feda etmeyi öğrenen çocuğu anlayın ve tanıyın. Bu çocuğa kendini feda ettiği zamanlarda ödül olarak hangi iyi duygular sağlandı, neyi telafi ettiğini düşündü? İki ayla arkadaş partner tüm ilişkilerlerinizi gözden geçirin kendinizi ayırmanız gereken zamanda kimin ihtiyacını önceliklendirdiniz ve kendinizi ancak bu duruma iyi hissettiğinizi bulun
Seneca
"Hayatta da bir piyeste olduğu gibidir - ne kadar uzun sürdüğü değil, ne kadar iyi oynandığıdır önemli olan. Onu hangi noktada sonlandırdığının ne önemi var? İstedi­ğin zaman bitir; yeter ki iyi bir bitiş olsun bu."
Sayfa 34 - Domingo YayınlarıKitabı okuyor
“Bütün bu yüzyıllar boyunca kadınlar, erkeği olduğundan iki kat büyük gösteren bir ayna görevi gördüler, büyülü bir aynaydı bu ve müthiş bir yansıtma gücü vardı. Böyle bir güç olmasaydı dünya hâlâ bataklık ve balta girmemiş ormanlardan ibaret olurdu. Savaşlarda zafer kazanıldığı duyulmazdı. Hâlâ geyiklerin iskeletleriyle kırık koyun kemiklerini birbirine sürter, çakmaktaşı verip koyun derisi ya da gelişmemiş zevkimizi hangi basit süs eşyası tatmin edecekse onu alırdık… Çar ve Kayzer ne taç giyerler, ne de tahtan inerlerdi. Uygar toplumlarda hangi işe yararlarsa yarasınlar, bütün şiddet ya da kahramanlık eylemlerinde aynalar gereklidir. İşte bu yüzden Napoleon da Mussolini de kadınların erkeklerden aşağı olduğunda bu kadar ısrarcıdırlar, eğer onlar aşağıda olmasalardı kendileri büyüyemezlerdi. Bu da çoğunlukla kadınların erkeklere gerekli olduğunu kısmen de olsa açıklamaya yarıyor. Ayrıca erkeklerin kadınının eleştirisi karşısında ne kadar tedirgin olduklarını, aynı eleştiriyi yapan bir erkeğin verebileceğini çok daha fazla acı vermeden, erkeği daha çok öfkelendirmeden kadının, bu kitap kötü, şu resim zayıf filan demesinin nasıl olanaksız olduğuna da açıklamaya yarıyor. Çünkü eğer kadın gerçeği söylemeye başlarsa aynadaki görüntü büzülür; erkek hayata uyum sağlayamaz olur. Kahvaltıda ve akşam yemeğinde kendini olduğundan bir kat daha büyük görmezse hükümler vermeye, vahşileri uygarlaştırmaya, yasalar koymaya, kitaplar yazmaya, süslenip ziyafetlerde nutuk çekmeye nasıl devam eder?”
“Kitap okuyorum fakat hiç aklımda kalmıyor.”Burada da insanlar genellikle akıllarında kalanın ne olduğunu kitabı bitirip düşündüklerinde “Neyi hatırlıyorum?” sorununa verdikleri cevapla ölçerler.İşin aslı sadece bir hafıza sınamasıdır.Oysa öğrenmek böyle değil, küçük bir çocuğun süt içmesi gibidir. Süt nereye gitti? Koluma mı gövdesine mi? Hangi süt damlası hangi eti oluşturdu?Bunları bilmek imkânsızdır.Vakıada gözlenen şey, çocuğun büyüdüğüdür. Kitap okumak da yaklaşık bunun gibi birşeydir.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.