önümde duran çaya sordum bu gece hangimiz dertliyiz deminle sen mi derdimle benmi ne fark ederki dedi sen dertlendikce ben demlendikce ikimiz de tükenecez bu gece.
Yine 19 Mayıslar 30 Ağustoslar
Var ama, takvimlerimizde
Gerçek sevgine inemedik bir türlü
Hangimiz yürüyoruz gösterdiğin izde?
Çın çın öter kulaklarımızda nutukların
Hangimiz düş ve hangimiz gerçek? Düşünüyorum, o halde ben varım. Düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun, kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum. Bu adam düşünüyor olmasından varolduğu sonucunu çıkarıyor. Ve ben, onun çıkarımının doğru olduğunu biliyorum. Çünkü o, benim düşüm. Varolduğunu böylece haklı olarak ileri süren bu adamın beni düşlediğini düşünüyorum. Öyleyse, gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum.
Hepimizin içinde kabuk bağlamış ama bazen ince ince kan sızdıran bir yara yokmu? Unutulmaz, hatırladığında yüzünde acı bir tebessüm oluşturan eski bir hatıramız yokmu?