O... ÇOCUĞU" DİYE İLTİFAT OLUR MU? Yıl 1887 Gazetecinin biri,Victor Hügo'ya soruyor: -- "Eserleriniz ve siz bugüne dek çok olumlu eleştiriler aldınız, çok övüldünüz. Bunlar arasında sizi en çok hangisi hoşnut etti?" Hugo anlatır: -- "Karlı bir kış gecesiydi. Eş dostla yeyip içmiştik. Mesafe kısa diye, evime yürüyerek dönüyordum. Ama fena halde sıkışmıştım. Hızlı adımlarla, malikanemin bahçe kapısına vardım. Kapı kilitliydi. Var gücümle uşağıma seslendim: 'İgooooooor!'... Defalarca bağırmama karşın, İgor'un beni duymadı. Sidik torbam Atlas Okyanusu büyüklüğüne ulaşmıştı. Altıma kaçırmak üzereydim. Yaşlılık işte. Çaresiz, bahçe duvarına yanaştım. Etrafa bakındım, görünürde kimseler yoktu. Düğmelerimi çözdüm ve su dökmeye başladım. Tam o sırada arkamda bir at arabası durdu. Hiç kıpırdamadan, sessizce işiyordum. Arabacı nefret dolu bir sesle: -- "Seni haddini bilmez, buruşuk o... çocuğu..! O işediğin, Sefiller'in yazarı Victor Hugo'nun duvarı..!" dedi. İşte, hayatımda duyduğum en güzel iltifat dolu söz buydu." Victor Hugo'nun efsane bir lafı daha var: "Bilirsiniz yaşlılıkta hafıza ve mesanenin çalışma şekli benzerdir, ikisi de geleni tutamaz."
"Buradan gidelim," dedi. "Üç yıl daha bu eziyeti çekmek zorunda değiliz." "Ama nereye?" dedim "Sokaklara mı?" "Fena fikir değil. Arada çatılara da çıkarız." Güldüm. Güldü. "Önce kutsal yemini edelim." dedi. "Hangisi? Yalan söylersem götümde çıban çıksın..." "Hayır, o değil," dedi. "Yeni bir tane buldum." "Neymiş?" "Üzülürsem aklım çıksın!" "Ama insan hep mutlu olamaz ki Morfin," dedim. "Aklı çıkarsa mutlu olur," dedi. Aklımı çıkardım, bir kenara koydum. "Üzülürsem aklım çıksın!" diye bağırdım, dünyaya.
Sayfa 179Kitabı okudu
Reklam
Hangisi daha fena; hiç tadılmamış bi sevinç mi, tattıktan sonra mahrum bırakıldığımız mı yoksa?
Sayfa 202Kitabı okudu
Bazen hangimiz daha talihsiziz diye düşünürdüm. Hangisi daha fena? Hiç tadılmamış bir sevinç mi? Tattıktan sonra mahrum bırakıldığınız mı yoksa?
240 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Konu fena değil, kurgu da iyi ancak daha derinlemesine araştırma yapılmadan neden hemen kalem ele alınmış ki? Kanser o kadar geniş bir konu ki, öylesine bir kanser ilacı deyip de geçmek olmaz artık. Kemoterapi seçeneği, ama hangisi? Ayrıca iki fare, bir güvercin ile karar verilse keşke. Bir çok yerde psikolog, bilim kadını gibi sıfatlar kullanmış bir hanımefendinin böyle iddiali bir kurguda azıcık araştırma yapmasını beklerdim. Faz çalışmaları, insan, çalışmaları, toksikoloji çalışmaları, vs, aşamaları olmadan olmuyor ne yazık ki. Ayrıca şizofreni için verilen bilgiler eksik, ya da yanlış, hastalık yüzeysel geçilmiş. Bu devirde öyle bilim temelli bir kurguya girişiyor iseniz, okuyucuya saygı gösterip azıcık araştırma yapacaksınız. İyi bir konu yakalamışsınız, insan iki okur araştırır, bilgi ya da destek alır. Sonra girişir yazmaya. Konu bu şekilde heba olmuş. Ayrıca, jargon konu ettiğiniz ortama ve konuya uygun olmalı. Ne demek Tamer doktor, Haluk profesör? Doktor Tamer, Profesör Haluk... Emek verilmeden kaleme alınan böyle kitapları görünce yıllarını heba eden, eseri için deli dehşet araştırma yapan yazarlar gözümde daha yükseklere çıkıyor. Aşık olun. İyi okumalar dilerim.
Sanrı
SanrıTuğba Sarıünal · Destek Yayınları · 2015770 okunma
Hangisi daha fena emin olamıyorum, çöp gibi bir kenara atılmak mı yoksa köle gibi pataklanmak mı?
Sayfa 43 - sel
Reklam
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Bir masalın yeniden ve karanlık bir tınıyla anlatıldığı kitap. Kitabı kuzenimin tavisyesi ile aldım. Okumaya başladığımda daha ilk sayfadan anlatım ve hikaye beni kendisine çekti. Çok karanlık bir dünya ve mekanlar kitabı kendisine özgü yapıyor. Yazar kendisine göre tatlı bir fantastik dünya oluşturmuş ve bir kaç halk olarak ayırmış; birbirlerinden ayıran pek özellikleri yok gerçi. Kahramanımız Annaleigh, bütün kitaptaki tek mantıklı karakter olarak işlenmiş. Kahramanımız kardeşlerinin ölümlerini çözmeye çalışırken diğer kardeşleri balolar ve elbiselerden başka şeyler düşünmüyor. Grimm Kardeşlerin, 12 Dans Eden Prenses masalının yeniden anlatımı olan bu kitap tabii ki masala göre çok daha karanlık bir temaya sahip. Yine de kitabın en başından bütün kötülüklerin kimden çıktığı belli olsa da o kadar mantıklı kahramanımız bunu kitabın sonuna kadar anlayamıyor. Kitabın bitmesine yakın hangisi hayal hangisi gerçek durumu fena işlenmemiş ama kitap boyunca kimse bu kızcağızın dediği tek bir şeye zaten inanmadığı için biraz bayıyor. Kitaptaki romantizm biraz zorlama gibi olmuş, sanki sahneler sadece romantik sahneler olsun diye eklenmiş, bu durum kitabın sonuna da etki ediyor. Kitap sonlarında bazı şeylerin okuyucunun hayal gücüne bırakılmasını seviyorum ama bu kadar da bırakılması hikayeyi eksik kılıyor. Sonu çok havada bitti. Yine de oldukça değişik ve okuması zevkli bir kitaptı. Zaman geçirmek için güzel:)
Tuz ve Keder Evi
Tuz ve Keder EviErin A. Craig · Epsilon Yayınevi · 2020246 okunma
Hangisi daha fena emin olamıyorum, çöp gibi bir kenara atılmak mı yoksa köle gibi pataklanmak mı?
Hangisi daha fena; hiç tadılmamış bir sevinç mi, tattıktan sonra mahrum bırakıldığımız mı yoksa?
Hangisi daha fena; hiç tadılmamış bir sevinç mi, tattıktan sonra mahrum bırakıldığımız mı yoksa?
179 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.