Aslında kitabı incelemekten ziyade, bu kitabın içimde bıraktığı acıyı, hisleri yazmak istiyorum.
Acımak, beni en çok etkileyen kitaplardan biriydi. Çünkü kitap bittiğinde, Zehra'nın geç kalmışlığına, Mürşit Bey'in yanlış anlaşılmışlığına, ön yargılara, geri alınamayan zamana çok derinden üzülmüştüm. Şu hayatta gerçeği gördükten sonra hep "keşke" deriz. Çünkü ön yargılı davranmışızdır, çünkü yanlışa inanmışızdır, çünkü geç kalmışızdır doğru için.. Acımak kitabı da aslında Zehra'nın "keşke" si. Çaresizlik hissinin sembolü.. Aslında zaman zaman bizlerde Zehra olur doğruyu, zamanı telafi edemeyeceğimiz zaman görürüz, keşke deriz. Zaman olur Mürşit bey oluruz yanlış anlaşılırız. Hep nasıl görmek istersek öyle görüyoruz, hayatı, insanları, olayları gördüğümüz gibi anlıyoruz. Sonra aslında bizim anladığımız gibi olmadığını anlıyoruz.. Ve hayat bu döngü içinde devam ediyor. Ya Zehra oluyoruz ya da Mürşit bey.. Sonuç olarak görünen ile gerçek her zaman örtüşmeyebilir. Empati yapmak gerekir çoğu zaman keşke dememek için. Ön yargılı olmamak gerekir gerçeğe daha kolay ulaşabilmek için..