Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.32
104 syf.
9/10 puan verdi
Ahmet Mithat Efendi nin Letaif-i Rivayat adıyla topladığı hikayeler yirmi dört yıl gibi bir sürede yayımlanan 30 eserini kapsamaktadır. Çingene Letaif-i Rivayat adıyla topladığı hikayelerin 15. Hikayesidir. Hikâyenin konusuna gelecek olursak; hikaye de Şems Hikmet isminde ki genç, yakışıklı, varlıklı, iyi eğitimli, aynı zamanda iyi kalpli ve tam
Serileri birer birer bitiriyorum. Gelsin yenileri... Sylvia Day tarihi kurgu konusunda da başarılı bence özellikle polisiye harmanlamasını seviyorum. Bazen gereksiz detaylara giriyor olsa da kendini okutuyor. Okumayan varsa bir şans verebilir.
Yatakta ve savaşta hünerli bir paralı asker olan Simon oyunu her zaman kurallarına göre oynar. Ancak nefes kesici Lysette karşısına çıktığında onun tüm kurallarını yıkar. Kimdir bu kadın? Bir gün tehlikeli bir suikastçiyken başka bir gün nefes kesici bir hanımefendi olarak karşısına çıkması Simon'u şaşkınlığa uğratır. Bu gizemi çözmeye kararlı olan genç adam kendisini aşık olduğu kadınla birlikte tehlikelerin içinde bulur.
"Lanet olsun sana! Burada onurlu davranmaya çalışıyorum."
"Onur soğuk bir yatak arkadaşıdır."
"Masumiyetinin değeri bu kadar düşük mü ki benim gibilere harcayacaksın?"
Koridor yayınları yine zamanında harika bir yazar keşfetmiş tabi tür değiştirdiği için artık yeni kitaplarını okuyamıyoruz umarım başka bir yayınevi bu eski yazarların yeni kitaplarına tekrar şans verir.
Alec Kenleigh unvan sahibi bir Lord bir centilmen olarak İngiltere'de yaşarken bir gece saldırıya uğrar ölümüne dövülmüş ve kolonilere giden bir gemiye köle olarak verilmiştir. Yaraları yüzünden ölmek üzereyken köle olarak bir hanımefendi tarafından satın alınır. Cassie bu adamı iyileştirdikçe yaralarının altından enfes bir beden ve tehlikeli bir ruh çıktığını fark eder.
"Olur da bir gün evlenirsem, bana kendisiyle eşitmişim gibi muamele eden bir adamla yapacağım bunu."
"Cennette kulluk edeceğime, cehennemde saltanatımı sürdürürüm diyorsun, öyle mi Cassie?"
Yazarımızın öteki kitapları gibi bu kitabıda. muhteşem Filistin adlı bir hanımefendi nin binevi hayatını anlatıyo okurken hem için burkuluyo hemde mutlu oluyorsun ama insan bı düşünmeli ben bu hayata dayanabilir mıydım?
Çocuklukta alınan yaralar, unutulamayan; aşılamayan korkular, ebeveynlerimizi affedemememiz... Geçmişe bir yolculuk yaparak yaşadıklarımız ile yüzleşmezsek geçmişimiz tüm hayatımız boyunca peşimizi bırakmaz. Affedemediklerimizin ağırlığı altında ezilirken aslında bununla nasıl başa çıkacağımız konusunda birçok örnek ile bizlere destek olmuş Susan hanımefendi. Psikolog adayları olarak vakaları tanıyabilmek adına da birçok farklı örnekle karşılaşıyoruz. Hristiyanlık ile İslamiyetin aileyi kutsal sayıyor olması ortak paydasından yola çıkarak kitabı kolayca anlayabileceğinizi düşünüyorum. İyi okumalar...
-spoiler içerebilir-
Bir DKAB öğretmeni olarak daha bu mesleğe adaykenden beri -4 senedir- kendimi psikoloji bilimine verdim. Bazen 4 senenizi ve gelecekteki hayat amacınızı kitaptaki tek bir cümle açıklar: “Üstat Leonardo, saray şairi Bellincoli’ye bir ressamın sinirlerin, kasların ve tendonların anatomisini çok iyi bilip kavramasının ne kadar
Polikuşka
Tolstoy'un kısa öykü tarzında yazdığı ve kendisini inandırmak, bu hayatta olabilmek adına her şeye baştan başlarcasına yola koyulan Polikuşka'nın hikayesi anlatılıyor.
SPOİLER !
Polikuşka geçmişi yüzünden insanlar nezdinde hep şüpheyle yaklaşılan bir kişidir. Yaşadığı bölgenin zenginlerinden bir hanımefendinin yanında ailesiyle birlikte kalıp onun kendilerine inanması ve acıması yüzünden hayatını ona hizmete adamıştır ve bu uğurda eski kötü alışkanlıklarını da bırakmıştır. artık hayatında içki yoktur.
Askere alım dönemi gelip çattığında hanımefendi koruyup kolladığı ve artık değiştiğine inandığı Polikuşka'yı askere göndermek istemez onun yerine kahyasına köyden başka birinin göndertilmesini ister. Bu sırada da Polikey'e uzak bir beldeden yüklü miktarda bir parayı getirmesi için görev verir ve gönderir.
Polikey'de büyük bir şevkle yollara düşer ve menziline ulaşmaya çalışır çünkü işin sonunda hanımından övgü ve birkaç altın alabilme düşüncesi vardır.
Neyse Polikey parayı alıp dönerken yolda kasketine sakladığı para düşer. Polikey bunu anca evin yakınına gelince fark eder. ne yapsa ne etse de parayı bulamaz ve büyük bir üzüntü ile eve döner.
Ancak Polikuşka gururlu bir adamdır. Bu durumu ailesine ve hanımefendiye açıklayamayacağını düşünüp kendisini asar.
Düşürdüğü para ise kendisinin yerine yeğenini askere gönderen Dutlov tarafından bulunur. Para asıl hedefine Dutlov aracılığı ile ulaşsa da ölüme neden olduğu düşüncesiyle uğursuz sayılır ve kabul görmez. Parayı sahiplenen Dutlov ise bu para karşılığında gider yeğenini askerden kurtarır.
İtalyan İşi Bir Kitapta Japonca Miyavlamak
İtalyan işi bir çocuk/gençlik romanı daha... Çoğunlukla eğlenceli, dâima insancıl ve duyarlı fakat sadede gelmekte zorlanıyoruz. Az eylem çok söz! Sanırım bu bir roman değil de iyi bir girizgâh. Romanı bundan sonra yazacaktır belki Gabriele Hanımefendi. Otizme dikkat çekmek isteyen bir eser fakat otistik kardeşimiz Tommy'le hayal ettiğimden az
Demir ökçe
Evet güzel bir eserin daha sonuna geldim.
Demir Ökçe, sanırım şimdiye kadar okuduğum gerçekleşen en iyi distopik eser. Yazıldığı dönem 1906 yılında Jack London Demir Ökçe'yi kurguladığında dünya henüz kapitalist düzenin pençesine tam anlamıyla düşmemişken, kitaptaki temel saptamaların halen günümüzde geçerliliğini koruduğunu hatta Demir Ökçe'nin pençesinde -birkaç ülke hariç- tüm ülkelerin can cekiştiğini görebiliyoruz.
Kitabın her bir cümlesi özenle okunması, üzerine kafa yorulması gereken bir kitap. Dil anlatım yönünden yormayan, akıcılığını her sayfada koruyan bir eser.
İncelememi bir alıntıyla bitirmek istiyorum.
Elbiselerinizde kan damlıyor hanımefendi.
Herkese keyifli okumalar dilerim.
İSLÂM IŞIĞINDA MÜSLÜMANLIĞIMIZLA YÜZLEŞME / Ali Bardakoğlu (2016)
Ali Bardakoğlu çok takdir ettiğim, ilham aldığım bir akademisyen. Şovmenlerden, şarlatanlardan, menfaatçilerden değil de, usûl-adap bilen, beyefendi/hanımefendi, gerçek ilim insanlarından, ilahiyatçılardan. Konuları menkıbelere boğmuyor, hikaye nakletmiyor, İslam dünyasının sorunlarını tespit edip tevazuyu elden bırakmadan çözüm önerileri sunuyor.
