han ☆

han ☆
@hanjae
ankara 18
seninle birlikte olmak, muazzam bir manzaranın parçası olmak gibi.
Sayfa 614Kitabı okudu
Reklam
o gece yalnız kalınca kendisi de ağladı; yaptığından ötürü değil, başaramadığından, yine hayatta kaldığından.
Sayfa 468Kitabı okudu
artık istese de çıkış yolu bulamıyor. dört yanı buzdan kapkalın duvarlarla, tabanlarla, tavanlarla çevrili küçük bir su damlasının içine hapsolmuş gibi hissediyor. bir çıkış yolu olduğunun farkında ama alet edevattan yoksun; tırnaklarıyla buzun kaygan yüzeyini tırmalıyor çaresizce.
Sayfa 349Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
üstelik hayat onu ileri götürmeye devam edecekti çünkü onu bir biçimde yolda bırakan herkese karşı, hiç yolda bırakmayacak en az bir kişi vardı.
Sayfa 210Kitabı okudu
korku ve nefret; korku ve nefret... bazen hayatında bir tek bu ikisi varmış gibi geliyordu. kendinden başka herkesten korku, kendindense nefret.
Sayfa 140Kitabı okudu
Reklam
baba olmak böyle bir şey miydi? böyle bir babanın çocuğu olmak böyle bir şey miydi? böylesi mutsuzluklar, kırgınlıklar, beklentiler dile getirilmeden ve karşılanmadan mı yaşayıp gidiyordu insanlar?
Sayfa 111Kitabı okudu
mutluluğa ulaşmanın baskısı bazen zulüm şeklini alıyordu, mutluluk herkesin ulaşabileceği ve ulaşması gereken bir şeymiş de, bu uğurda verilecek en küçük bir taviz dahi bireyin kendi kabahatiymiş gibi.
insan vazgeçmesi gerektiğini ne zaman idrak ediyordu?
yalnızca çok ağlamış olanlar yaşamı tüm güzelliği içinde algılayabilir, keyifle gülebilir.
nasıl olup da görünmeyecek kadar uzaktayken elini tutabildiğime şaşıyorum.
Reklam
#13 idrakin başladığı ilk delalet, ölmeyi istemektir. bu yaşam dayanılmaz hale gelir, başka bir hayatın elde edilmesiyse mümkün değildir. kişi ölmeyi istemekten çekinmez, nefret ettiği eski hücresinden alınıp zamanla nefret edeceği yeni hücresine konulmayı ister.
bir gün belki hayattan geçmişteki günlerden bir teselli ararsın bak o zaman resmime
Sayfa 168Kitabı okudu
seni hayatım boyunca sevecekmişim gibi geliyor bana.
Sayfa 116Kitabı okudu
onun oturup kalktığı, dokunduğu eşyalara baktım ve bu kadar basit olamayacağını anladım. çünkü onun yokluğunu hissediyorum. yokluğu büyüyüp koca evi kaplıyor. bir şeyi atladık gibi geliyor bana. sanki bizi bu hale getiren zincirin bir parçası eksik.
dünya üzerindeki hiçbir şey kusursuz değildi. her zaman artılar ve eksiler vardı. kişi, uğraştığı iş esnasında elindekini en iyi şekilde kullanmalıydı. bardağın dolu kısmını görmeliydi. bu, gerçeklikti.
Sayfa 384Kitabı okudu
insan ne kadar görmezden gelirse gelsin, ölüm kendini fark ettirmenin bir yolunu buluyor.
Sayfa 318Kitabı okudu
Reklam
bazen seçimlerimiz beklenmedik sonuçlar getirir.
Sayfa 216Kitabı okudu
hayatlarımızdaki en büyük acı, kabul etmediğimiz hatalarımızdan gelendir - bizim asıl kimliğimizle uyuşmayan hatalardır. bize öyle zıtlardır ki, onlara bakmaya katlanamayız. bir vücutta iki insan oluruz, birbirine katlanamayan iki insan. yalancı ve yalancılardan nefret eden. hırsız ve hırsızlardan nefret eden. bu savaşın verdiği acıya benzer başka bir acı yoktur.
Sayfa 120Kitabı okudu
fakat ben bütün gayretime rağmen, içinde bulunduğum hayata ısınamadım. bu hayatı anlayamadım.
Sayfa 228Kitabı okudu
"bu acılar neden?" "sebepsiz yere, acılar hep böyledir."
ve bir uçurumun eşiğinde, onu anlayan veya ona acıyan kimsenin olmadığı bir yerde, böyle yapayalnız yaşamak zorundaydı.
ben iki gün evvelki kendimi ve iki gün evvelki etrafımı tanımıyorum. ve içimde geriye dönmek korkusu var. hiçbir şey hatırlamak istemiyorum. elimi cebime sokarken, bana iki gün evvelini hatırlatacak bir kağıt parçasına, bir şeye rastlamaktan bile korkuyorum.
Reklam
demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görünmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi?
o beni birdenbire sessiz ve karanlık dünyamdan ayırmış, ışığa ve sahiden yaşamaya götürmüştü. bir ruhum bulunduğunu ancak o zaman fark etmiştim.
Sayfa 120 - gönül yayıncılıkKitabı okudu