Alman siyasetçi olan Hannah Arendt körü körüne aşık olduğu hocası Bluecher'e yıllar sonra yazdığı mektupta: "Hem büyük bir aşk yaşamak hem de kendi kimliğime sahip olabilmek bana hala inanılmaz geliyor.Şimdi anlıyorum ki ikincisi olmadan birincisi de olamaz. Sonunda gerçek mutluluğun ne olduğunu gördüm." [Elzbieta Ettinger-Bir Aşkın Anatomisi]
Eğer düşündüğüm her şeyi aklımda tutabilecek kadar güçlü bir hafızam olsaydı, bana öyle geliyor ki hiçbir şey yazmazdım... Benim için önemli olan düşünme sürecinin kendisi.
İnsan zorunluluğa neden maruz kaldığını bilemediği takdirde, özgür olamaz ve kendisini zorunluluktan kurtarmaya çalışması da onu hiçbir zaman özgür kılmaz.