Fareler ve İnsanlar, koşulsuz sevginin, naif bir dostluğun, çocuksuluğunu yitirmemiş bir arkadaşlığın duru bir ifadesi, kısa ama doyurucu bir halde satırlara yansımış halidir.
Çiftliklerde yatılı işçi olarak çalışan iki arkadaşın hayatlarından bir kesiti konu alan eser oldukça yalın ve akıcı bir dille yazılmış. Bu nedenle okuma akışkanlığı
KENDİ KALEMİMDEN.
Ben fil. Milyonlarca filden sadece biri. Atalarımız olan Mamutlardan sonra bizler kaldık dünyada. Düşünün neredeyse arşa değecek belki başımız. Adımlarımla ve ağırlığımla gurur duymuyorum ama bu güç içimde fırtınalar koparıyor, dinginleşiyorum. Güzel bir gün bugün. Timur'dan beri ağaçlarla aramız iyi. 1402 yılından beri
Kışın yağmur yağdığında boş ver işi gücü deyip sobanın içini iyice doldurup kibriti çakacağız, sonra da sobanın yanına oturup sıcacık evimizde çatıya damlayan yağmuru dinleyeceğiz.
"Büyük bir sebze bahçemiz, bir kümes dolusu tavşanımız ve bir de tavuklarımız olacak tabii. Kışın yağmur yağdığında boşver işi gücü deyip sobanın içini iyice doldurup kibriti çakacağız, sonra da sobanın yanına oturup sıcacık evimizde çatıya damlayan yağmuru dinleyeceğiz."
Kışın yağmur yağdığında boşver işi gücü deyip sobanın içini iyice doldurup kibriti çakacağız, sonra da sobanın yanına oturup sıcacık evimizde çatıya damlayan yağmuru dinleyeceğiz.
Çocuk doğdu. Sokak oldu adı. Yalıtıldı. Gündüz, görevini yapamadı. Rızklar ağır bastı. Pistonun altında kalan çocuk zar zor kaçtı. Onu bulmalıyım.
Buldum. Bulmak kolay. Sonuna kadar bekleten insan bahanesi. Karşımda. Soruyor bana. "Gece niye battaniye?" Cevapsızım. Çalışmadım buna. Bilmediğim yerden çıktı soru. Gündüzle kavgalıyım.