Bu seri çok fazla karşıma çıkıyordu ve okuyup okumamak konusunda kararsız hissediyordum. Ama sonra merak ağır bastı ve bunun yanında serinin fantastik olması, okuduğum olumlu yorumların da vesilesiyle okumaya karar verdim. Öncelikle kitabı beğendim ama öyle mükemmel, harika diyebileceğim kadar değil. Yazarın dili gayet iyidi, kitabında da konusu kendini okutturuyor.
Evangeline Fox, annesinin ile babasının masallarla, büyülü bakış açısı ve umut dolu sevgisiyle büyütülmüştür. Ikisini de kaybettikten sonra tek sığınağı, babasının büyülü hissettiren antika dükkanıdır. Aşk da onu tam olarak orada bulmuştur ama gel gelelim, sevdiğinin başkasıyla evlenecek olması onu kabusa sürüklerken, bu sefer umudu efsanelerin Kupa Prensi ile anlaşma yapmakta bulur ve beklenmeyen olaylar silsilesi böylece başlamış olur.
Kupa Prensi öpücüğüyle insanları öldüren, kendinden başkasına düşünmeyen ve sadece kendi planları doğrultusunda hareket eden biridir. Ama yine de kendisine ısınmadığımı söylesem yalan olur. Evangeline ise bazı yerlerde fazlasıyla saf olması sebebiyle beni kızdırmış olsa da, aklını çalıştırdığı bazı yerlerde de kendisini takdir etmekten de geri durmadım. Bir anda birçok olay dizisi yaşanıyor, karmaşıklığın içinde bir düzen misali. Kitabın da en son geldiği nokta, sanki başa dönmüşüm gibi hissettirdi. Umuyorum ki ikinci kitapta işler daha fazla kızışır.