Şairin; “daha bilmediğim mevsimler, kurmadığım cümleler, yazmadığım şiirler, yaşamadığım hayallerim var benim” dediği güzel bir gün ve harika bir yer..
[ Güven Taşdemir ]
Bir arkadaşımın ricası ile okudum kitanı, galiba hayatımda okuduğum en çakma roman olabilir kendileri, önce Harika Piç ile başladı, sonrasında Karanlığı Elli Tonuna bağladı, sonrasını pek takip edemedim. Hep aynı tarz cümleler ve kelimelerin tekrarı vardı. Kurgu aşırı basitti. Belki yazar daha sonraki kitaplarında daha iyileşmiştir ve daha özgün olmuştur, imla ve dilbilgisi kurallarına daha hakim olmuştur ama bu kitap olmamış.
Genç PatronÖzlem Çorapçı · Parola Yayınları · 2017471 okunma
Kayıp Zamanın İzinde serisi biter.
Her bir duygu parçasını çok güzel irdeleyen, hislerimiz üzerine düşündüren, davranışlarımızın nedenleri üzerinde farkındalık oluşturan... (listem uzar gider) harika bir seriydi.
Okuması kesinlikle zor bir yazar uzun cümleler, duygusal tahliller, Fransa burjuvazisi falan yoruyor ama diline alıştıktan sonra, çok
Murat Menteş, kalemini çok sevdiğim kendine has tarzıyla okumaya doyamadığım bir yazar. Bu tarzı çok seviyorum. Akıcı ve mizah dolu bir kitap arıyorsanız bu yazarla mutlaka tanışın. Yine mizahın tavan yaptığı, hem güldüren hem de düşündüren bir kitap.
Mizaha vurarak toplumsal yozlaşmayı harika anlatan yazar, edebi cümleler ve aforizmalarla okurunu düşünmeye sevk ediyor. Farklı konuların, farklı bakış açılarının, alışılmışın dışında mizahla ve akıcı bir dille anlatıldığı kitap, okurunu hayallere daldırırken, farklı duygulara ve dünyalara götürüyor. Kitaptaki karakterlere bayıldım. Hem isimleriyle hem kişiliklerine tam da "Nevi şahsına münhasır" dediğimiz insanlardan.
Bu kitapta her şeyle karşılabilirsiniz; mezarında canlanan ölüler, aşk, din, felsefe, kara mizah, yaşlılık, hayat, savaş, kapitalizm eleştirisi, popüler kültür, polisiye, aksiyon..
Ruhi MücerretMurat Menteş · April Yayıncılık · 201315.4k okunma
Şimdiye kadar okuduğum kitaplar içinde, açık ara, "yorum yazmakta en zorlandığım" kitap oldu "Tuba"...
Emre Karadağ, Tuba için "Yaşamöyküsel Bir Karalama" diyor. İçinde yaşam da var, öykü de var, karalama da var. Ama aslında tüm bunlardan çok daha fazlası var. Birkaç kişinin yaşam kesitlerinin öyküleştirilmiş
Esir Şehir üçlemesinin üçüncü kitabı. Baş karakter Kamil Bey 1. kitapta yurda dönmüş ve esaret altında ki İstanbul'un içler acısı durumuna şahit olarak bir şeyler yapabilmek adına milli mücadele saflarına katılmıştı. Birinci kitabın sonunda hapse düşen Kamil Bey'in 2.kitapta hapiste ayakta kalabilme mücadelesine şahit oluruz. Üçüncü
Kitabın içeriğinde öğretmenlere göre ıslahı olmaz bir çocuk olan Dario bir gün yine herzamanki gibi müdürün önüne gelir ve bu defa müdür ona ceza olarak Andy adlı bir çocukla ilgilenmesini söyler ve sonra Dario nun Andy'le beraber yaşadıklarını okuruz.Benim bu kitap hakkındaki yorumum ise kitabın başlıktaki gibi harika olduğunu söylemeliyim.Çünkü kitaptaki cümleler son derece akıcı,anlaşılır.Aynı zamanda içeriği itabariyle de hem ders verici ve çok güzel bir konusu var ve bölümler gerçekten çok kısa olduğu için kitabı okumak benim için hiç zor olmadı ve dün 1 günde bitirdim.Almayı düşünenlere kesinlikle öneririm.
✿ Sen gerçekten harika bir insansın, senden çok şey öğrendim. (Pozitif bir anıyı hatırlayın ve paylaşın.)
✿ Bu kadar zor olduğum için özür dilerim.
✿ Gerçekten çok yargılayıcı oldum. Bu, sana yakınlaşmamı engelledi.
Merhaba arkadaşlar. Mutlu geceler ve nasılsınız? Uzun yıllar sonra yeniden Oscar Wilde ve onun özlediğimiz kalemine geri dönüş yaptık. Birkaç eserini okuyarak bu seriyi tamamlayacağız. Hiç yumruk yediniz mi diye başlamak istiyorum bu kitaba da. Çünkü Wilde’nin bu kitabı tam olarak bu etkiyi yapıyor hatta yeri geliyor daha fazlasını da yapıyor. Ben
Türkiye'de en çok önerilen kitaplardan biri.
Makamına hak ettiğini düşünüyorum.
İlk başta "Abartmayın, ne yükselttiniz kitabı?" demiştim. En sonunda "Tamam, kesinlikle okuyorum artık." dedirttiler.
Evet, minik Martin'imiz.
Bir bilgi birikimi olmayan Martin'imiz.
Ama sorun bakalım, Martin o zaman mutlu muydu?
Kitapla ilk karşılaştığımda yazarın oyuncu olan Buğra Gülsoy olduğunu öğrenince çok şaşırmıştım. Hiç bir önyargıya fırsat vermeyecek bir kitap. İlginç konusu, akıcı cümleler, bağlantılı olaylar, Distopya, Spiritüalizm ve daha niceleri.. Özellikle Buğra Bey’in bu distopyayı yaratmadan önce gerekli araştırmaları yaptığı, konuları özümsediği çok belli. Ayrıca oyunculuk ve yönetmenliğinin de olumlu etkisiyle kitabı okurken zihninizde filmini de izliyor gibi oluyorsunuz. Hikayenin özü aslında post-truth çağını çok iyi eleştiriyor. Yaşadığımız pandemi dönemine dokunuşlar da çok yerindeydi. İyi ki okumuşum. Kesinlikle tavsiye ederim. Luna sayesinde diğer kitaplarını da satın aldım. Onları da ayrıca inceleyeceğim. :)
Gerçek bir başyapıt.
Roman harika bir olay örgüsü ile oluşturulmuş, okurken sürüklüyor insanı.. olay örgüsü parça parça başlıyor ve ilerledikçe öyle harika bir şekilde birleşiyor ki insan hayranlık duyuyor yazara. Zaten Victor Hugo çok başarılı, özellikle insan tahlili konusunda. Başarılı bir sosyolog, toplum hakkında yaptığı analizleri romanın
Mevsimlerden yaz, tarih 1980'lerin başı, lokasyon Kuzey İtalya. Tribünler tıklım tıklım, zemin romantizme son derece müsait. Adınla Çağır Beni, yaz döneminde Oliver adlı genç ve umut vaadeden bir akademisyenin, Pearlman ailesinin evinde geçirdiği altı haftayı ve bu altı hafta içinde Pearlman ailesinin oğlu olan Elio ile arasında filizlenen
Selammm bu gönderide Stefan Zweig hakkında düşüncelerimi paylaşacağım ayrıca Mecburiyet kitabını inceleyeceğim.
Savaş karşıtı düşünceleriyle tanıyoruz Stefan Zweig’i bu nedenle dikkatimi çok çeken yazarlardan sadece biri. İkinci Dünya Savaşına özellikle ilgi duyuyorum ve bu konu ile ilgili kocaman bir rafım var. Stefan kitaplarında genellikle savaş karşıtı olduğunu açıkça gösteriyor ve çekinmiyor bu nedenle metinleri kıymet bilenler için çok değerli.
Stefan’ın metinlerini seviyorum gayet yalın ve hisli cümleler aktarıyor okura ancak her kitabını beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Mecburiyet kitabı, okuduğum kitaplar arasında konu ve anlatım biçimiyle favorilerimden biri. Karakterimiz Ferdinand savaşa katılmamak için ülkesini terk eder ve bir gün askerlik için kontrole çağrılır ancak özgürlüğünü, şiddet karşıtı oluşunu nasıl yönetecektir?
Mecbur kaldığımız durumların içinde oluruz bazen, kitap bu durumu çok güzel açıklıyor. Dili çok akıcı, yazarın aktardığı hisler harika. Kitap ince ve bir oturuşta okunuyor.
Ferdinand’ın kararı ne olacak?
Mecburiyet kitabını gönül rahatlığı ile tavsiye edebilirim, keyifli okumalar dilerim.
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202161.9k okunma