Denebilir ki bu millet hakikaten bir harbe muhtâç idi. Fakat buna arâzi kazanmak, fazla bulduğu bir takım insanları fedâ etmek için değil, sâdece kendisine inanabilmek için ihtiyâcı vardı. Ve hiçbir şey bu zamanda Çanakkale kadar, Irak kadar, mukaddes Kafkasya müdâfa'ası kadar bize fâideli olamazdı. Şimdi tamâmen mağrûr olarak söyleyebiliriz ki bütün dünyâ bize inandı ve biz de kendimize inanıyoruz.
TTK YayınlarıKitabı okudu
Rousseau'ya göre, insan zekasının kendiliğinden inkişafı, insanları birlikte çalışmaya sürükledi: aralarında sözleşme yaparak tabiat halinden cemiyet haline geçtiler. Tabiat halinde saf kalpli, mesut ve samimî olan insan, cemiyet hayatında hem saadetini, hem de faziletini kaybetti. Cemiyet ferdi çürüttü, hürriyetini öldürdü, onu zincirledi. İnsanın tabiat halindeki dostluk ve merhamet duygularına karşılık, cemiyette harp ve huzursuzluk doğdu.
Sayfa 20
Reklam
-insanoğlu..
insanoğlu bununla kalmıyor, bu büyük, değişmez zaruretin yanında kendi de yeni baştan talihler icat ediyordu. yaşıyorum diye başka ölümler yaratıyordu. hakikatte bunlar hep o varlık vehminin çocuklarıydı. çünkü hakiki ölüm ıstırap değildi, kurtuluştu; hepsini hepsini bırakıyorum, sonsuzluğa karışıyorum. fakat hayır, o bunu diyeceği yerde, -mademki düşünüyorum. o halde varım, mademki duyuyorum, o halde varım, mademki harp ediyorum, o halde varım, mademki ıstırap çekiyorum, o halde varım! sefilim varım, budalayım varım! varım, varım, diyordu.
Sayfa 45 - pdfKitabı okuyor
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:" Allah cc. şöyle buyurdu: Kim benim bir veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşamaz.Kulum nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder, ta ki ben onu severim. Sevince de artık onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden isterse muhakkak ona istediğini veririm.Bana sığınırsa muhakkak onu korur ve kollarım."
Sayfa 43 - Buhari,rikak 38Kitabı okudu
Savaş boyunca Çanakkale çevresi ve Gelibolu’da yaklaşık 200 yatak kapasitesine varan Menzil, Harp, Hilâl-i Ahmer ve Merkez hastaneleriyle Seyyar Tümen hastaneleri faaliyet göstermiştir. Yaralanan askerlere gerekli tıbbî müdahalenin zamanında yapılabilmesi amacıyla Çanakkale Boğazı’nın iki yakasında seyyar hastaneler kurulmuştur.
"Harp ne garip şey değil mi? Bir bir değil ağa takılmış balıklar gibi toplu halde... Şairleri bile öldürüyorlar. Ve hatta çocukları bile. İncecik ayak bilekleriyle... Ve biz ölümlerden ölüm beğenir gibi saf tutabiliyoruz yine de. İnsan dediğin çöplük, bütün kuyulardan daha karanlık değilse ne?"
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.