Eğer Fangirl kitabını okuduysanız o zaman Carry On’u zaten biliyorsunuz demektir.
Carry On, Fangirl’de ki Cath karakterinin yazdığı bir fanfiction ve Fangirl’de aralarda hep kesitler vardı. Cath, Levi’ye yazdığı hikâyeyi okuyordu. Fangirl bittiğinde Rainbow Rowell, Carry On’nun bitmediğini düşünerek kitabı yazmaya başlamış ve iyi ki de yazmış. Kitap biraz Harry Potter’ı andırıyor. Büyücülük okulu, ejderhalar, periler, asalar, hayaletler, büyülü sözcükler vs vs. Ama aslında okuyunca çok farklı bir hikâye olduğunu anlıyorsunuz. Mesela burada büyücüler kendileri büyülü sözler buluyorlar bu yüzden kelimeler ile aranız iyi olmak zorunda. Burada büyücüler bina bina ayrılmıyorlar, sadece oda arkadaşları seçiliyor ve okul bitene kadar onunla yaşamak zorunda kalıyorsunuz. Baş karakter Simon için bu tam bir felaket oluyor çünkü Simon okula geldiği ilk günden beri, 11 yaşından beri, Baz isimli yakışıklı ve kötü bir vampirle odasını paylaşıyor. Baz onu birçok defa öldürmeye çalışıyor. Bir nevi Malfoy. Simon’nın kız arkadaşı Agahta (nefret ediyorum) ve Penny ‘den başka arkadaşı yok. Ama Agahta ile araları kötü gidiyor ve kitaba zaten ayrılmış olarak başlıyorlar. Penny’de Hermonie oluyor bu durumda. İyi büyü yapabilen, zeki bir kız ve Simon okula geldiğinde onunla arkadaş olan tek kişi.
Simon şu ana kadar yaşayan en büyük ve en güçlü büyücü. Bir nevi “seçilmiş kişi” Ama Baz’a göre “şuana kadar seçilmiş en kötü seçilmiş kişi”