...yitip gitmiş olan şeyleri düşündüm. Uçup gitmiş saatleri ölmüş veye yitmiş arkadaşları,bir daha gelmeyecek hisleri.
Dünyada gözyaşı dökülemeyecek üzüntüler vardır işte. Bunu kimseye anlatamayacağınız gibi, anlatsanız bile hiç kimsenin anlamayacağı türden şeylerdir. O üzüntü şekli hiç değişmeden, rüzgârsız bir gecede yağan kar gibi sessizce yüreğinizde birikir durur.
Reklam
Şansıma küsüp elde ettiklerimle yetinmek zorundaydım.
Sayfa 57 - Doğan Kitap / Dünya Edebiyatı / Deneme 22. BaskıKitabı okuyor
Okullarda bizim öğrendiğimiz en önemli şey, en önemli şeylerin okullarda öğrenilemeyeceği gerçeğidir.
Sayfa 52 - Doğan Kitap / Dünya Edebiyatı / Deneme 22. BaskıKitabı okuyor
İnsanoğlu dediğimiz varlık, sevdiği şeyleri doğallıkla sürdürebilirken, sevmediği şeyleri süreklilik içinde yapamayacak bir doğaya sahiptir.
Sayfa 51 - Doğan Kitap / Dünya Edebiyatı / Deneme 22. BaskıKitabı okuyor
Kabul edelim ki hayat temelde adaletsizdir.
Sayfa 50 - Doğan Kitap / Dünya Edebiyatı / Deneme 22. BaskıKitabı okuyor
Reklam
Benim yaşamım açısından en önemli nokta, insanlarla olan ilişkilerimi; belirli bir kişiyle kendi aramda olmasından ziyade, belirsiz çok sayıdaki okurla aramda olacak şekilde inşa etmem gerektiğini anlamamdı.
Sayfa 45 - Doğan Kitap / Dünya Edebiyatı / Deneme 22. BaskıKitabı okuyor
İnsanın kendinden başka dönebileceği bir yer var mıdır ki?
Ne kadar şiddetli bir acıya sebep olursa olsun, ben bunları bilmek zorundaydım. Çünkü insan ancak bilgiyle güçlenir.
Onu sürekli yukarıya çeken şey beni bir çember içinde döndürüp duruyor.
Sayfa 278
Reklam
Ruhu bedenini çoktan terk etmiş ve geri gelecek gibi de görünmü­yordu.
Benim gökyüzüne bakmamam gerekir belki de. Bakışlarımı yöneltmem gereken yer, olasılıkla kendi içim. Kendi içime bakıyorum. Derin bir kuyunun dibine bakarmış gibi. Orada şefkati görebilir miyim acaba? Hayır, göremiyorum. Orada görebildiğim, benim şu her zamanki doğamdan başka bir şey değil. Kendime özgü, inatçı, uyumlu olmaktan uzak, sık sık kafasına göre hareket eden, yine de sürekli kendinden kuşku duyan, sıkıntıyla karşılaşsa bile orada gülünebilecek, hatta gülünçlüğe yakın bir şeyle-ri bulmaya çalışan bir doğam var. Bu doğamı eski bir Boston çanta gibi taşıyarak uzun bir yol aldım. Hoşuma gittiği için taşımış değilim. İçindekilere oranla aşırı ağır, görünüşü de iç açıcı değil. Yer yer aşınmalar da görülüyor. Ama taşıyabileceğim başka bir şey yoktu, yapabileceğim başka şey de yoktu, bu yüzden taşıdım işte. Fakat artık onu taşımaya alıştığımı da söyleyebilirim
asla ortam olmamasına karşın
Evet, kim ne derse desin, bu benim doğam. Akrebin sokması gibi. Ağustosböceğinin ağaca tutunup kalması gibi. Kurbağanın doğduğu nehire dönmesi gibi. Ördek çiftlerinin birbirini arzulaması gibi.
Tek yapabileceğimiz şey üzüntüyü sonuna dek yaşamak ve sonunda bundan bir şey öğrenmek, ama her ne öğrenirsek öğrenelim, bir sonraki beklenmedik üzüntüde bir yardımı olmuyor.
Sayfa 347
Zaten önemi de yok artık. Her şey bittiğine göre. Ben artık böyle olduğuma göre...
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.