yoktu yok
ve bıçak dayanmıştı kemiğe
açlıkta işsizlikte ezilmişlikte
kim söyler bu türküyü kim düzer bu ağıdı kim kocaman eller midir bu bağlamalarda efendiler efendiler efendiler!
ve bıçak dayanmıştı kemiğe
açlıkta işsizlikte ezilmişlikte
kim söyler bu türküyü kim düzer bu ağıdı kim
kocaman eller midir bu bağlamalarda
efendiler efendiler efendiler!
"yoktu yok
verecek hiçbir şeyleri yoktu yüreklerinden başka
toprağı sürer gibi demiri döver gibi dövüştüler
düştüler
bir gün yine kalkmak için ayağa
ve bu çetin kavganın
mustafa kemal dedik adına
efendiler efendiler!"
et süt yumurta balık tereyağı vitamin
peki ama kim yemiş de bitirmiş bütün bunları
nere gitmiş peki ama
onca koyun onca tavuk onca bal onca arı?
vay çakallar vay!
ve der ki şakıyan kuş yarılan nar deliren ateş bu ne çapraz gidiş hey bekleroğlu uşak matti seyretmez de breht'i efendisi punti la'sı seyreder bu ne çapraz gidiş hey bekleroğlu volga mahkümları'na değil
aristokrat salonlarda efendiler içlenir
damarı pir sultan damarı
damarı robson damarı gelir uğul uğul
yeraltı nehirlerinden gelir ve bulur yüreğimizi damarı kavga damarı bu ne biçim düzen
hey bekleroğlu öfkesi sesinden büyük
sesi ününden kocaman ruhi su'yu
şu benim her dalı bin dert açan çıraçakmak ülkemde şu benim yürekleri çıraçakmak tutuşanlarım değil
İstanbul sosyetesi alkışlar
«gelin canlar bir olalım
tevekkel tü taalallah»