ayet İstanbul Boğazından, son padişahla son şehzadesini alarak uzaklaştı.Hiçbir şey kalmadı geriye.Bir büyük boşluk kaldı geriye.Bir de bütün bunları, bulutların ufuk üzerinde koştuğu güz akşamları, kıyıya iyice yanaşan masal gemilerinin gölgelerine bakarak ve dahi o gölgeleri kendisi gibi görebilecek başkalarının varlığını da vehmederek dalgalara
Zamanın Hükmü
Sözcüklerin kısır döngüsündeyim. Hangisinin manasına baksam, bana hiçliğimi hatırlatıyor. Hangisini kalemime dolasam hasret, hüzün ve nihayetinde sükûnla baş başa kalıyorum. Hiçbir şey ait olduğu yerde değil. Çiçekler, mevsimler, kitaplar, erkekler ve kadınlar…
Ayarsız 38.sayıKitabı okudu
Reklam
Cavid Beyin çektiği cefa
Cavid Bey, cezaevinde bulunduğu dönem içinde eşi Aliyye Hanım’a her gün mektup yazmış ve yaşadıklarını anlatmıştı. Satırlarında kimi zaman hasret, kimi zaman da şikâyet vardı. 34’ncü mektubu oğlu Osman’a olan özlemini dile getiren satırlarla doluydu: “... Yemekleri yine hafif yiyorum. Dün peynirsiz bir makarna ile kuzu külbastı... Pek az. Osman’ın
"Şeytanın Hükmü Ne gündüzümüz belli Ne gecemiz belli.. Ay bile geceye sessiz kalmışken Gündüzün akıbeti Gecenin renginden belli. Ne dost belli Ne düşman belli Ay bile güneşe hasret kalmışken Gecenin akıbeti Güneşin kanayan renginden belli. Velhasıl ne söz belli Ne de öz belli! Toprak bile bedene hasret kalmışken Ruhun akıbeti, Şeytanın hükmünden belli."
Sen hiç hasret acısı çektin mi? Çekmiş olsan bile sizlerin hasretinizin benimkinin yanında ne hükmü olur? Asırların temin edemeyeceği bir yakınlıktan sonra ayrılmak ne demek olduğunu sana nasıl anlatayım?
Sayfa 203Kitabı okudu
1951den bu yana hiç değişmeyen hakikat
Komünistin ruh dibi yoklamalarında mutlaka bir kendini aşağı görme kompleksi yakalarsınız. Bazılarında bu bir cinsî sapıtmanın yahut ailelerinde bir ahlâk yıkılışının verdiği gizli utançtır. Damgalı bir ananın veya kız kardeşin temize çıkma şansının burjuva ahlâkının topyekûn inkârında bulan delikanlı için Karl Marks, ayaklarının dibinde çöreklenmeye değen büyük kurtarıcıdır. Bazılarında hacı-hoca evlâdı olmanın batı zevki ve yaşama edasiyle zıtlaşır gibi görünen soy kaderine karşı tahammülsüzlük. İleri bir ideolojiyi benimseme gururuna sarılarak gûya bu gerilik damgasını silmek için bir telâfi hamlesi. "Babam geri idi ama ben ileriyim!" tecellisi. İki yanlış değer hükmü arasında gülünç bir gurur. Bazılarında "rate" utancı ve öfkesi. Hiçbir meslekte muvaffak olamayanların olanlara karşı aşağılık duygusu, mazeretini burjuva nizamının haksız kuruluşunda arar. “Bu, sermayenin, sermaye uşaklarının ve düzenbazların dünyasıdır. Ben nasıl muvaffak olabilirim?" tesellisi. Liyakatsize de liyakatli ile bir hizada şeref ve refah vadeden mutlak eşitlik rejimine hasret. Bazılarında bir yabancılık kompleksi. Kiminin anası Macar, kiminin babası Hırvat, karısı Alman, kocası Amerikandır. Irk ve millîlik çatışmalarını topyekûn eleyen bir insaniyetçilik ve eşitlik hayalinin verdiği huzur. Bazılarında fakirlik."Biri yer biri bakar"dan kopması beklenen kıyamette bütün değerlerin hakkını alacağı ümidi. En masûm ve haklı, fakat Marksizme karşı yapılan tenkidlerden haberi olmadığı için, fakirlikten besbeter hüsranlara hazırlayan aldanış. En çok bunlara acırım. (Peyami Safa Ulus 1951)
Reklam
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.