Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Hatice Babayiğit
Hatice Babayiğit
@haticebabayigit
@biibliosmia_ /instagram
25 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Milli mücadele yıllarına ait bir hikaye. Yazarımız vatan sevgisi ve karşı cinse duyulan aşkı gayet sade bir dil ile anlatıyor.
Genel olarak vatan sevgisini daha baskın olarak yazmış olduğu kitaplardan ziyade bu kitapta vatana olan aşk biraz daha arka planda kalmış hikaye genel olarak karşı cinse duyulan aşk üzerine yoğunlaştırılmış.
İstanbullu bir paşa kızı ve Urfalı bir gencin hikayesini anlatmaktadır.
Birbiriyle çok fazla görüşmedikleri halde kendilerini çok yoğun karşılıklı duygular içerisinde bulan iki gencimizin gelecek zamanda bu yoğun duygunun yerini özlem, acı gibi duygulara nasıl ve neden bıraktığını anlatıyor.
İçinizi ısıtan bu nahif kitap sonunda büyük bir üzüntü bıraksa da bizlere aşkın kutsallığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Kitabımızın ismi felsefe tadında kısa ama bir o kadar düşündürücü bir soru üzerine oluşturulmuş.
Tek solukta okuyabileceğiniz felsefenin öğütle birleşmiş olduğu bölüm bölüm ele alınan yazılardan oluşan bir kitap.
Galiba bu sefer bir kitabın olumlu yönlerinden daha çok olumsuz yönlerini ele alacağım.
Bu kitabı ismi için ve eserin başlığında yazan Farabi ismini daha yakından tanımak için almıştım. Açıkçası beklentimi tam olarak karşıladığını söyleyemeyeceğim. İkinci öğretmen olarak bilinen Farabi’nin görüşlerinden, düşünce tarzından daha çok yazarın kendi düşünceleri ve bakış açısıyla baş başa kalıyorsunuz kitapta. Ufak bir Farabi düşüncesi görünce altını çizmek istiyorsunuz veya daha sindire sindire okumak çünkü kitapta aradığınız şeyler Farabi’nin birkaç görüşüyle sınırlı kalmış durumda ve onları bulunca da kaçırmak istemiyorsunuz. Başlık başlık ele alınan konuların açıklama kısmında biraz eksik kaldığını söyleyebilirim yani başlıkların altı tam olarak doldurulmamış.
Peki yine de okunabilir bir kitap mı ?
Evet okunabilir. Sıkılmadan kısa fikirler edinmeyi, güzel sözler okumayı seviyorsanız okumaya değer.
Klasik bir cümlenin tam olarak karşılığı olan bir kitap. ‘İnsan isterse başarır.’
İstemek ilk önce inanmaktan geçiyor tabi ki. Başaracağına inanmak!
Tabii başarı dediğimiz kelimeyi hele ki zor şartlar altında ulaşılmış bir başarı ise normalleştirmememiz gerekiyor.
Beyin felci geçirmiş, sadece sol ayağını kontrol edebilen Christy Brown’ un otobiyografisinin yer aldığı kitap. Bir başarı adım adım nasıl kazanılır gözler önüne seriyor. Oldukça duygu yüklü bu kitabı okurken , kalbinizde bir sızlama hissetmemek mümkün olmasa gerek.
Christy Brown’un başarısından söz ederken 22 birey dünyaya getirmiş yüce yürekli bir anneyi unutmamak lazım. Tabi ki çevreden gelen çok fazla olumsuzluk içeren cümlelerin karşısında durmuş ve Christy Brown’ un başaracağına canı gönülden inanmış ve bunun için çok fazla çaba göstermiş bir anne.
Kitabı okurken son derece duygusal anlar yaşayacağınız, bazen de kendinize dersler çıkaracağınız bir kitap olucak. Hatta bu yüzden kişisel gelişim kategorisinde bile yer alabilecek türde .Milli eğitimin 100 temel eser içerinde yer alan çok başarılı bir kitap.
Okur Takip Önerileri
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Eğitim dediğimiz kavramın büyüklüğünü 239 sayfada sizlere sunabilecek bir kitap ile geldim karşınıza.
Atatürk’ün okulların müfredatına konulmasını istediği kitap.
Bir ülke kendi bağımsızlığı yokken bile eğitimle; hastalıkların, cehaletin, kötülüğün, imkansızlığın kol gezdiği bir durumdan, eğitimin, iyiliğin, başarının, kültürün zirvesine nasıl ulaşır ?
Aydın zihinler sayesinde.
Gelişime açık insanlar sayesinde.
Gösterilen yolun iyiliğine inanan güvenen insanlar sayesinde.
Bizlere, gelecek günlere, bir ülkeye, bir insana rehber olabilecek türde bir kitap. Nasıl mükemmel bir ülke, insan aydın yaratılabileceğini, tüm bu kötü durumların üstesinden nasıl gelinebileceğini gösteren, bazı cümlelerin altını çizdirebilecek, çokça ders verebilecek ve Atatürk’ü derinden etkileyen bir destansı başarının hikayesi.
Kitabı okumaya başladığınızda tabiatüstü olayların içerisinde buluyorsunuz kendinizi. Her sayfasında bir sürpriz, her sürprizde bir tevafuk …
Farklı bakış açılarıyla aşkın tadına bakıyorsunuz; tasavvufi, edebi, ruhani…
Okuduğunuz metinlerin arasında karşılaştığınız şiirlerin üzerinde belki de dakikalarınızı harcıyorsunuz. Neler hissedilebilir de bunlar yazılabilir diye düşünüyorsunuz dakikalarca. Her karakterin yerine kendinizi koyup onların bakış acısıyla bakmak istiyorsunuz birde olaylara ama ruh adam karakterinin yerine geçince bir duraksıyorsunuz. Kendi nefsiyle mücadele eden adamın penceresinden bakmak istiyorsunuz olaylara, çokta kolay olmuyor açıkçası.
Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir ve her şeyin bir ruhu vardır. Hayatımıza aslında işaretlerle devam ederiz farkında olmadan. Simyacı da tam olarak bu işaretler üzerinden yolunu bulan çobanın hayat hikayesinden bir kesit sunuyor bizlere. Maddi hayattan alıp manevi hayata götürüp betimlemelerle sizi yeri geldi mi çölün ortasında, yeri geldi mi yalnız başınıza düşüncelerinizle birlikte bırakıyor.
Öğüt verici nasihatname tadında mini bir roman. Her sayfasında farklı cümlelerden farklı düşünceler çıkararak devam ediyorsunuz okumanıza. Hayatınızın farklı dönemlerinde okuduğunuzda farklı yorumlamalarınızın etkisinde kalacak bir kitap.
