Ne güzel cahildik,
Televizyon yoktu.
Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel
cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Dışarıda kar... Ama kuzine içten içe öyle
yanıyor ki. Kuzinenin üzerinde demir maşa...
Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri. Aydınlık
bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...
Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli. Ekmek her
zaman ekmek
kapak kapanır
sayfalar içinde kalır
üzerinde biriken yıllar
üzerinde biriken toz adedince
anı hatırlanır
insan,nisyana galebe çalmıştır bu kez
canlanan hatıralar çıkmıştır sahneye
rejisör,hadi dağıt
dağıtta oynayalım son kez
perde kapanıncaya,prens prensesi öpünceye dek
Hep yaşadığımı hatırlatıyorum kendime
Diyorum ki işin acele
Bir gün ne el kalacak tutmak için
Ne yürümek için bacak
Ne bulutların seyri
Ne de bir hatıra dünyamızdan
Çünkü hatıralar kuşlar gibi
Dal ister konacak
Bir gün yaslanmak istesen pencereye
Diz çökmek istesen nafile
İş işten geçmiş olacak