Bu kitap hakkında ne diyeceğimi bilemiyorum. Son 1 ayda enfes kitaplar okudum. Diğerleri de kucağını açmış beni bekliyorlar ve ben günlerdir lanet olası Salinger’ın lanet ergenlik hikayesini okudum :) (Salinger her cümlede muhakkak lanet olsun’u kullanıyor). Kitabın sonlarına doğru kahramanımızın kardeşi soruyor: Sen kimi seviyorsun? Kimi sevebilirsin? Hay ağzına sağlık Phoebe! Bu adam/çocuk kimseyi sevemez. 198 sayfa boyunca bir nefreti, önüne gelen herkesi aşağılayan bir karakteri okudum. Her 10 sayfada bir yeni karakter peydah oldu. Bu karakter de muhakkak kahramanımız tarafından aşağılandı ve nefret dolu söylemleri ile bize anlatıldı. Biz de ergen olduk ama 1945 Amerika’sında ki ergenler biraz farklı oluyormuş sanırım.
Hey adamım! Tanrı aşkına! Lanet olsun. Bu romanı hiç beğenmedim, beni anlıyor musun? YKY’nin o güzel sarı kapağı beni oldukça umutlandırmıştı. Ayrıca çavdar tarlasında çocukları aramayın boş yere. “Okuldan atılan bir çocuk Çarşamba’dan önce New York’un caddelerinde eve nasıl geç gider” bunun öyküsü! Ben beğenmedim. Hiç beğenmedim! Sizler okur beğenirsiniz orasını bilemem.
romanda karşımıza çıkan gerçeğin değişmeyeceğini bilmek, değişebilecek tüm gerçekleri değersizleştiriyordu : yoksa hayatın kendisi dururken bir romanı niye severiz?
"Müslümanlar sadece" Her şeyi size veriyoruz ama yalnız şu bizim ondalık sistemimizi verin. " deseler, ortada Avrupa'ya ait hiçbir şey kalamaz. Fakat beyler geliyorlar, diyorlar ki bu sizin Müslümanlık dediğiniz şey gericiliktir. Hay hay biz bu gericiliğe razıyız, yalnız bizim mallarımızı bize geri verin, çıkın bizim karşımıza da" İlericilik diye biz artık ondalık sistemi kullanmayacağız. "deyin. Yeni bir metodunu getirin de görelim sizi. Bu çeşit hesap metotlarını getirmiş ve bu çeşit ilimleri insanlığa hediye etmiş olan Müslümanlardır. Ama biz kendimizi tanımıyoruz."
Vatan elbette belirli anlaşmalar çerçevesinde çizilen sınırlar içinde kalan toprak parçasından ibaret değil. Bu sınırlar resmiyet ifade eder, tarih içinde çeşitli sebeplerle değişir. Ama mesela Kızılırmak değişmez (İklimler değişiyor evladım, o da değişir diyenler olacak. Olsun bekleriz biz. Sabırlıyız.) Vatan efsaneler, masallar, destanlardır.