bilmiyorum, belki de yanıldım o kararı alırken, belki de beyhude yere gadaplandım, incindim. amma velâkin hakikat şudur ki uzun bir zamandır kendimi hiç iyi hissetmiyorum. aldığım kararlarda bir tutarlılık göremiyorum. bundan ötürü yanlış bir şeyler yapmaktan endişe duyuyorum. muhatabım olan kişinin bunu idrak etmesini, hakikî beni görmesini temenni ederdim. yani sevdiğim kişinin. hakikatini, cümle noksanlarıyla beraber kabullenemediğin bir muhabbet, muhabbet değildir çünkü. böyle öğrendim. hakikî aşkı da burada arıyorum galiba. bak sana en son anathema'dan bir parça göndermişim. muhtemelen hiç dikkatini çekmemişti, sen yanıldığımı söylesen de
«hürriyet ancak bir hayaldir, rüyâ kurduğun vakit gittiğin menzillerin kenarında bekleyen, hislerine ihanetin derûnî sebebi. yaptığım hatalar vicdanımı membaında parçaladı»
kendimi en hür hissettiğim yer senin yamacın ve rüyalarımdı. artık ne sen varsın, ne de rüya görüyorum. bütün gerçeklerin şiddetle yüzüme çarptığı bir mevsimdeyim. ilerleyemiyorum. çünkü beni soyutlayıp yaşattığın hayal dünyasının sonuna geldik. sonunda birbirlerini hiç tanıyamayan, birbirlerine yabancı iki insana dönüştük. belki pişmanlık yaşamadık ama bizlere hiç tanışamamış olmanın acısı yeterdi. önce hayatımdan, sonra gönlümden gitmen dileğiyle.