Arnavut Metin'e ben "Diamond Tema olamazsın!" demedim Hikâye o ya. Adamın birinin pek hayırsız bir oğlu varmış. Edepsizliğinden ötürü babası "Sen adam olamazsın!" dermiş. Bizimkine de bu söz pek dokunurmuş. Kaçmış evden. Okumuş da okumuş. Felsefe, tarih, bilim falan. Kaçtığı kasabaya bu defa youtuber, aman, kaymakam
Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim, İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim. Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek: Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun, tek. Mehmet Akif Ersoy
Reklam
🍀 "Hayâl ile hakikât arasında bir denge kuramayan, çözümü hayata küsmekte bulur." (
Halid Ziya Uşaklıgil
Halid Ziya Uşaklıgil
) 🍃🍃🍃
Güneşli bir yaz günü, denizi hissedebilmek için kayalıklara yürüyordü. Buz gibi denizi, parıldayan sarı ışıklarıyla güneşi ve ufku bütünüyle görebilmesi için gri kayalıkların en tepesine çıkmalıydı. Bu yalnız uçurumu görmeye sadece soru soracağı zamanlarda geliyordu. Gördüklerini imgelemeyi seviyordu fakat hayal kurmak işi sonuçlandırmaya yetmiyordu. Uçurumun kenarına oturdu ve ayaklarını boşluğa sallayarak dalgalara bağırdı: Gerçek, mutlak doğru mudur? Gerçeği düşündüğünde karnına ağrılar giriyordu. Olguları olduğu gibi görmek ve kabul etmek, taşıması zor olan yük gibi beliriyordu. İşte o sırada içindeki şeye öfkeleniyordu. O kadar rahatsız bir sinir krizine dönüşüyordu ki sonunda kendini kayalıklara vuran dalgalara benzetiyordu: Öfkeyi somutlaştıran nedir? Bir dönüşümü başlattığı için yoğun enerjiye sahipti ve onu yeterince görünür kılıyordu.Gerçekle beraber öfke de kaybolduğunda, ufukta gerginlik beliriyordu. Hakikat ile hülyaların karıştığı yerde belirsizliğin gerginliği... Öyle ki biçimi oluşturan düşünmenin bir ürünüydü. Sorgulamanın derinliğinde sıkışan kavramlar bütününün sonu... Gerginlik bir tür zeka ürünü müdür? Kavramlar, rüyalardan uyanmanın en kestirme yolu oluyordu. Peki gerçeğin yaratımını sağlayan öz nereden geliyordu? Bu koyu mavi deniz, turunculaşan ışığıyla güneş ve görünürken görünmez ufuk nasıl oluşuyordu? Kayalıklar, dalgalar ve uçurum... İnsanı rüyalarından uyandıran gerçeği ne tasarlıyordu? *gözde
bilmiyorum, belki de yanıldım o kararı alırken, belki de beyhude yere gadaplandım, incindim. amma velâkin hakikat şudur ki uzun bir zamandır kendimi hiç iyi hissetmiyorum. aldığım kararlarda bir tutarlılık göremiyorum. bundan ötürü yanlış bir şeyler yapmaktan endişe duyuyorum. muhatabım olan kişinin bunu idrak etmesini, hakikî beni görmesini temenni ederdim. yani sevdiğim kişinin. hakikatini, cümle noksanlarıyla beraber kabullenemediğin bir muhabbet, muhabbet değildir çünkü. böyle öğrendim. hakikî aşkı da burada arıyorum galiba. bak sana en son anathema'dan bir parça göndermişim. muhtemelen hiç dikkatini çekmemişti, sen yanıldığımı söylesen de «hürriyet ancak bir hayaldir, rüyâ kurduğun vakit gittiğin menzillerin kenarında bekleyen, hislerine ihanetin derûnî sebebi. yaptığım hatalar vicdanımı membaında parçaladı» kendimi en hür hissettiğim yer senin yamacın ve rüyalarımdı. artık ne sen varsın, ne de rüya görüyorum. bütün gerçeklerin şiddetle yüzüme çarptığı bir mevsimdeyim. ilerleyemiyorum. çünkü beni soyutlayıp yaşattığın hayal dünyasının sonuna geldik. sonunda birbirlerini hiç tanıyamayan, birbirlerine yabancı iki insana dönüştük. belki pişmanlık yaşamadık ama bizlere hiç tanışamamış olmanın acısı yeterdi. önce hayatımdan, sonra gönlümden gitmen dileğiyle.
Şiir
Zaman Kırıntıları Biz, zaman kırıntıları, Zaman sinekleri, Tozlu camlarında günlerin sessiz kanat çırpanlar Ve lüzumsuz görenler artık Bu aydınlıkta kendi gölgelerini!
Reklam
858 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.