“1937’de doğdu
Hiç uçurtması olmadı.” (s. 11)
Ölmeden bir sanatçı ile tanışmak isteseniz kim olurdu?
Kitabı okumadan önce de Cüneyt Arkın derdim sanırım bu soruya. Ama okuduktan sonra öyle bir bağ kuruldu ki içimde artık istesem de başka cevap veremem sanırım. Sahi, nasıl bilirsiniz kendisini?
Battal Gazi, Kara Murat, Dünyayı Kurtaran Adam, Türk
Bilindiği gibi insanın uzak emeller, umutlar ve hayaller peşinde koşturmasının iki nedeni bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi cehâlet, ikincisi de aşırı bir şekilde Dünyâ’ya karşı olan düşkünlüktür.
Türk geleneklerinde ilk sırada aile gelir. Toprak Ana romanı da ailenin önemini göstermesi bakımından bana çok önemli gelmiştir.
Cengiz Aytmatov bu eserinde aile kavramı üzerinde durmuş savaşın aile ve toplum üzerindeki etkilerini dile getirmiş. Olayın baş kahramanı Tolgonay ana üzerinde olayı anlatmış ve Tolgonay ana gözlemleri ile yaşananları bir bir dile getirmiş. Mükemmel ötesi olduğunu düşündüğüm bu eserde yer yer duygulandım yer yer ağladım yer yer hayaller içine daldım. Tolgonay ananın toprak ile dertleşmesi toprağın ona cevap vermesi bu ikili diyaloglar inanılmaz güzel ve can alıcıydı. Gerçekten her duyguyu bende resmetti. Türklerde toprak her zaman ana olarak görülmüş, Zira ölünce bu ana yavrusunu kucağına alıp sarıp sarmaladığı eserde sık sık dile getirilmiş. Bir ana gibi toprak da insanı besler. Nasıl bir ana evladı için elinde avucunda ne varsa verir ise toprakta insan için aynısını yapar denmiş, Cengiz Aytmatov, bu romanında hem kendi gerçek yaşamımda temel kaynağını ele aldığı için topraktan sık bahsederken hem de toprağın bu kutsallığından dolayı eserine Toprak Ana ismini vermiş. Toprak Ana romanında asıl anlatılmak istenen ise savaşın yokluk, sefalet, felaket ve insanların onuru ile oynayan bir durum olduğunu dile getirmesidir.
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 202161,1bin okunma
Hayal kurmak cesaret ister, hedef koymak irade. Hayaller, sınırları zorlayan ruhun özgürlüğüdür. Ne aileni, ne maddi durumunu, ne de diğer dış etkenleri seçebilirsin, ama hedef koymak, azim göstermek senin seçimin. Senin iraden, senin başarın.
Baskıcı, otoriter bir baba, ölümünden sonra bile gölgesinden kurtulamamış, hiç çocuk olamamış, hiç kendi olamamış bir adam ve intihar etmeye karar vermesi ile başlayan iç hesaplaşmalar, kuytuda kalmış duygular, hayaller...
Etkileyici bir Savaş Dinçel oyunu, oyuncular da hakkını verdiğinde muazzam bir seyir keyfi...
"Doyurulmamış hevesler, hayata geçmemiş fikirler, esaretin boğduğu hayaller, korkunun sindirdiği cüretler demek bir yere gitmiyormuş. Alın bakın işte ne varsa orada duruyor. Soğumuş bir magma eriyiği gibi kıpkızıl akıyorlar içinde."