Bugün dünden daha farklı olmalı. Adının cumartesi değil, Pazar olması dışında. Vişne reçeli yerine, çilek reçeli yenmesinden başka. Eve başka bir yoldan gitmenin haricinde. Bugün dünden farklı olmalı.
Bugün yeni umutlarım olmalı. Belki ayakları yere basmayan, belki “Amma da uçmuşsun” dedirtecek cinsten. Hayâlperest olmakla suçlanmak
Thales’ten tutun da üniversitelerimizdeki profesörlere, en hayalperest akıl yürütücülere ve onlardan intihal yapanlara kadar hiçbir filozof oturduğu sokağın terbiyesini dahi etkileyememiştir. Niçin? Çünkü insanlar metafiziğe göre değil, âdetlere göre hareket eder.
Ketum olduğu kadar hayalperest, nemrut olduğu kadar mahzun bir adamdı; tek bir düşüncesi, tek bir sevdası, tek bir tutkusu vardı: Kitaplar. Bu aşk ve tutku onu içten içe yakıp kavuruyor ömrünü tüketiyor, ruhunu kemiriyordu.
Hayalperest olmayın. Ayağınız yer tutmaz, sallanırsınız. Fakat hayaliniz geniş olsun. Geniş düşünün. Büyük düşünün. Size gösterilen hedefleri zihninizle aşın.
Bana inceden Yeraltından Notlar'ı anımsatan bu yapıtta başkahramanlarımız birkaç yönden benzerlik gösteriyor.İkisi de maddi durumlarının iyi olmadığını anladığımız ve adı hiçbir zaman belirtilmeyen genç erkekler ve ikisi de çok yalnız.Tek fark bu kitaptaki kahramanımız yalnızlığı ile daha barışık ve içinde nefret taşımıyor.İşte kendisinden "hayalperest" olarak bahseden kahramanımız Petersburg'da bir gece uzun yürüyüşlerinden birine çıktığı sırada Nastenka adlı genç bir kızı ağlarken görüyor ve dört gece üst üste buradaki bir bankta oturup sohbet ediyorlar.Nastenka annesi ile babasını kaybetmiş,büyükannesiyle yaşayan on yedi yaşında bir kız.Büyükannesinin genç ve fakir kiracısına aşık oluyor.Kiracıyla kaçmak istiyor ancak kiracı ondan bir sene beklemesini,geri döndüğünde işlerini yoluna koymuş olacağını ve hâlâ Nastenka onu seviyorsa onunla mutlaka evleneceğini söylüyor.Bu arada bir sene dolmuş ve Nastenka onu bekliyor.Nastenka bunları anlatırken hayalperestimiz çoktan ona aşık oluyor.Dostoyevski yine acıyı o kadar iyi betimlemiş ki karakteri içselleştiriyorsunuz.
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · İthaki Yayınları · 201873,7bin okunma
Fyodor Dostoyevski Fyodor Dostoyevski 1821-1881 yılları arasında yaşamış, ciğer kanaması nedeniyle 59 yaşında vefat etti. Yazar, denemeci ve gazeteciydi. Dünya edebiyatının en büyük romancılarından biri olarak görülmektedir. Dostoyevski'nin eserleri on üç roman, üç kısa roman, on yedi kısa öyküden oluşur.
Dostoyevski'nin hassas bir fiziksel yapısı
"Ama beni asıl endişelendiren," dedi Lorraine, "Leyna'nın senin bir tür intikam peşinde olduğun izlenimine kapılmış olması. Erlking'i öldürme niyetinde olman."
"Ah? Çocuklar ve hayal güçleri."
Lorraine tek kaşını kaldırdı, meydan okur gibi bakıyordu. "Belki bir yanlış anlaşılma oldu ama dinleyen herkese anlattığı hikâye bu. Söylediğim gibi, sır tutamaz, ah şu çocuk."
Serilda omzundan pelerinini attı, nemli kıyafetlerine rağmen sınmaya başlamıştı. Serilda, Leyna'ya kimseye anlatmamasını söylememişti. Aslında, hikâyeyi diğer çocuklara anlatacağından emindi. Şaşırmaması gerekirdi.
Garip olan, o zamanlar Erlking'e karşı şahsi bir intikam beslemek için nedeninin olmamasıydı. Bu, kralın gerçekten annesini tutsak aldığını bilme den önceydi. Babası av sırasında atından düşmeden önceydi. Nefret kıvılcımı göğsünde için için yanmaya başlamadan önceydi.
"Sizi temin ederim," dedi, "sorun çıkarmak gibi bir niyetim yok."
"Olmadığına eminim," dedi Lorraine. "Ama karanlık ruhların senin iyi niyetlerinle ilgilendikleri yanılgısına kapılmayalım." Serilda bakışlarını önüne indirdi, kadının haklı olduğunu biliyordu.
"Senin iyiliğin için," dedi Lorraine, "sadece hayalperest bir kızı etkilemeye çalıştığını düşünmek istiyorum. Çünkü eğer gerçekten Erlking'e zarar verebi leceğini düşünüyorsan, o zaman aptalın tekisin. Onun gazabını sınayamazan ve ben kızımın ya da kasabamın hiçbir şekilde bunun içinde yer almasını istemem.
“çocukların hayalperest eğilimlerini yetişkinlerin gerçekçiliği ve nesnelliğiyle kıyaslamamak gerekir. Çünkü sahiden gerçekçi olanlar çocuklardır; onlar hiçbir zaman genellemelere göre hareket etmezler.”
Jack London' dan hangi kitabı okusam hep çok sevdim. Yıldız Gezgini' de onlardan biri.İftiraya uğramış, idamla yargılanan bir mahkumun çeşitli işkenceler karşısında kaçış noktası olmuş Astral Seyahat. Bir bakmış mahkumumuz küçük bir çocuk olmuş, bir bakmışız Fransa da bir kont, sonra mağara da yaşayan bir toplayıcı insan, sonra bir ada da mahsur kalmış bir denizci. Çok heyecanla okudum kitabı. Aklıma bizim yerli yazarlarımızdan Oktay İhsan Anar' in Puslu Kıtalar Atlası kitabı geldi. ( Çok güzel, zevkli bir kitaptır).
Çok hayalperest bir insan olduğum için ( burcumun özelliği) ben yapsam bu seyahati nerelere giderdim diye düşündüm. Gerçi Astral Seyahat gerçekten var mı? Onu da bilmiyorum, çok incelemedim ama spritüel şeyler korkmakla beraber ilgimide çeker.
İyi okumalar :)
Yıldız GezginiJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20146,8bin okunma