Çocuk aklı, alna kondurulan öpücük gibidir; kabule açık, ama ilgisiz. Katlı doğum günü pastasının üzerindeki balerin gibi döner durur; hem zehirli, hem tatlı...
Küçükken, başka bir yerlerden gelme duygusu ile coşkuya kapılıp etrafı gözetleriz. İçimize bakar, inceler, yabancı olanı çekip çıkartırız. Göz alabildiğine açık, altından bir alana varırız. Ya da çoğu kez bir buluta rast geliriz; bulutlarda yaşayanlardan bir ırka. Bunlar, çocukkenki düşüncelerimizdir.
Düşüncelere dalıp giden biri, omzunda bir el hissedip aniden durmak zorunda kaldığında, kendini çok, çok uzaklara savrulmuş halde bulabilir.
Dikkat et, ruhunu sergilerken
Dikkat et, neyin varsa ortalığa dökme
O, payına düşenin ihtişamını sorgusuz sualsiz kabul etti; hediyesi de -paketi açık halde- önünde: özgürlük, acımasız özgürlük.
Madem gökyüzüne tükürmeyi hedefledin, bari sırıtarak yap.