Gerçekten, hayattan vazgeçecek kadar ümitsiz, hayalsiz misin? Artık bu toprak parçasının üzerinde görülecek işin kalmamış olduğuna ciddi bir kanaatle hükmediyor musun?...
Ah! Hayatının o ümidi, o hülyası!.. Şimdi onu kendisinden ne kadar uzak görüyordu.
Evet böyle bir bakışla insan dünyanın öbür ucuna gider diye düşündü; çöllere gider, dağlara gider ... Onun şimdi bırakmak istemediği hayat , bir çölden başka neydi ? Gölgesiz, susuz , vahasız , hayalsiz hatta serapsız bir çöl...
...hayalden doğan umutlar, genellikle zaman içinde kırılıp giderler, temelleri yoktur. Tıpkı köksüz bazı ağaçlar ve çiçekler gibi.. hayallerin trajik kaderi budur. Ama yine de hayalsiz yapamayız. İyiyi ve kötüyü tanıyacağımız yolda yürüyebilmek için hayaller gereklidir.
Her yere yetişilir,
hiçbir şeye geç kalınmaz ama
çocuğum beni bağışla,
Ahmet abi sen de bağışla.
Boynu bükük duruyorsam eğer
içimden böyle geldiği için değil,
ama hiç değil.
Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla
Boynu bükük duruyorsam eğer
İçimden öyle geldiği için değil
Ama hiç değil
"Kanıksanmış yüzler vardır pencerelerde. Sebepsiz bulutlanmalarla yüzler kasvetli... Gün gelir ararsınız. Sıradanlıklarından sıyrılırlar. Çünkü sonrası boş pencerelerdir ve kırık camlar. Hayalsiz yaşamalar... Bir daha göremezsiniz onları isteseniz de. Rüzgâr girer çıkar oyuklardan, kırıklardan; boşluklardan eser rüzgâr, kalbinizden geçer. Özlenen, saf yağmurlara dönüşür o yüzler. O yüzler ki unuttuklarınız."
Sevinç Çokum