Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İşlere Karışmamak mı Manipülasyon mu?
İngiliz sömürgeciliğine duyulan sempatinin sebeplerinden biri de İngiliz idarecilerin Hindistanlıların işlerine karışmadıkları iddiasıy­dı. Bununla beraber, bu idareciler Hindistan'ın gelenek ve adetleri­nin 'tiksinç ve iptidai' olduğu kanaatindelerdi. Kraliçe'nin 1858'deki Beyannamesi'nde bu kanaat çok açıktı:
Ashab-ı Kehf’in kıssasından sonra gelen iki adam misali, iki açıdan önemlidir. İlk olarak, ihlâs, diğergâmlık (başkaları için yaşama), feda- kârlık ve Allah’a tevekküle dayanan iman hare- keti, maddî açıdan kendi bağlılarının infaklarıyla yükselir. Bunlar büyük servet sahibi olmasa bile, hareketin devamını rahat bir hayata her zaman
Reklam
Şikayet ederek, sızlanarak, yakınarak zafer kazanılmaz. Başaranlar sızlananlar değil, değiştirenler ve değişenlerdir.
Sayfa 104Kitabı okudu
Tam bir ergen kararı
Duraksadım, bunun bir yol ayrımı olduğunun farkına varmıştım. Bir yolun ucunda Eli ve temsil ettikleri, diğerinde ise Des vardı. Eli onu öldürürse borçlarımdan kurtulurdum. Des muhtemelen ölümü hak ediyordu. Pazarlıkçı ortadan kalktığında Eli'yla yeni bir hayat şansım olurdu. Ve nihayetinde onun eşi olurdum. Evet demek ve binlerce kadının isteyeceği bir hayata adım atmak çok kolay olurdu. Ama Eli eninde sonunda dönüşmemi isteyecekti. Sürekli bunu gündeme getirip duracaktı. Bunu ve yavru meselesini. Şekil değiştirenler büyük aileleri severlerdi. Karısı ve bir sürü çocuğun annesi olacaktım. Yalnızca Callie olamazdım, onun Callie'si olmalıydım. Sürüsünün kalanı gibi ona itaat etmek ve boyun eğmek zorundaydım. Sürüyü kendi ihtiyaçlarımın önüne koymalıydım. Ya da Des'le giderdim. Hiçbir şey için garanti vermeyen Des'le. Beni bırakıp gittikten onca yıl sonra yeniden hayatıma giren Des. Beni değiştirmek istemeyen Des. Bana umut ve kalp kırıklığından başka hiçbir şey sunmayan Des. Arkadaşım Des. Gizemim olan Des. Ve işte cevabım buydu. Eli başka birinin hayaliydi... Benim değil.
Hayat değişiyor, güzelleşiyordu. Ya da insan âşık olduğu zaman felaketler bile güzel görünüyordu. Hayatın değişmesi hiçbir zaman mazlum insanların yararına olmamıştır oysa. Olmayacaktı da. Çünkü hayatı değiştirenler onu yaşayanlar, ondan tat almaya çabalayanlar değil, ona hâkim olmak isteyenlerdi.
Sayfa 221 - Doğan KitapKitabı okudu
Hayat aslında sıradan insanların kocaman hikayelerine adanmış bir kitap gibidir. Dünyayı asıl değiştirenler zaafları, sıradanlıkları ve korkuları ile senin benim gibi insanlardır.
Reklam
Göç
Göçmenler, köylerinden daima kalabalık kafileler halinde ve toplu olarak çıkarlar. Kağnılar tıklım tıklım doludur. İnekler, atlar, eşekler, hatta davar sürüleri öne katılır. Bir köy halkı, daima hep bir arada yol almak ister. Aynı insanlar, aynı bağlar, aynı hiyerarşi içinde, alıştıkları hayat nizamını yollarda da devam ettirmeye çalışırlar. Fakat çok geçmeden kafile parçalanır. Kalabalık tenhalaşır. Önce davar sürüleri kaybolur. Çünkü yol, mera değildir. Davarı yoldan meraya ayırdığın günse, artık davar elden çıkmış demektir. Açlar, kaçaklar, eşkıyalar onu derhal yok ederler. Üstelik sürü değil, çoban da gider... Sonra atlar, inekler elden çıkar. Ölenler, kalanlar, hastalananlar, yol değiştirenler... derken, köyden yola çıkışın üstünden daha ay geçmeden o canlı, gürbüz kafileden ortada kalan, perişan artıklar ve döküntülerdir.
Sayfa 71 - Remzi KitabeviKitabı yarım bıraktı
Dostlarının illa herkesin bakıp etkilendiği ve Daha iyisi yok dediği insanlar olması şart değil. Tam tersi : Hata yapmaktan korkmayan ve hata yapabilen insanlar olmalılar. Yaptıkları işler tam da bu yüzden her zaman taktir görmeyebilir. Ancak dünyayı asıl değiştirenler böyle insanlardır, nice hatanın ardından doğru şeyler yapar ve çevreleri için büyük fark yaratırlar.
Bu hareket bireylerin özel hayatlarını öylesine derinden etkisi altına almıştı ki birkaç yıl içinde bulunduktan sonra hareketi terk edenler de -burada terk etmek deyimini kullanıyoruz, saf değiştirenler demiyoruz, zira bu hareket hiçbir zaman dönek yetiştirmemiştir- hayat boyu etkisinden kurtulamadılar. Böyle olduğunu biliyorum çünkü ben de 1970 li yıllarda İKP (m-1)’nin sihrine kapılanlardan biriyim.
Sayfa 13 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Şu Bilinmeyen Anadolu
Bu yolculuğun nerelerede biteceği de daha belli değildi. Göçmenler, köylerinden daima kalabalık kafileler halinde ve toplu olarak çıkarlar. Kağnılar tıklım tıklım doludur. İnekler, atlar, eşekler hatta davar sürüleri öne katılır. Bir köy halkı, daima hep bir arada yol almak ister. Aynı insanlar, aynı bağlar, aynı hiyerarşi içinde, alıştıkları hayat nizamını yollarda da devam ettirmeye çalışırlar. Fakat çok geçmeden kafile parçalanır. Kalabalık tenhalaşır. Önde davar sürüleri kaybolur. Çünkü yol, mera değildir. Davarı yoldan meraya ayırdığın günse, artık davar elden çıkmış demektir. Açlar, kaçaklar, eşkiyalar onu derhal yok ederler. Üstelik sürü değil, çoban da gider... Sonra atlar, inekler elden çıkar. Ölenler, kalanlar, hastalananlar, yol değiştirenler... derken, köyden yola çıkışın üstünden daha ay geçmeden o canlı, gürbüz kafileden ortada kalan, perişan artıklar ve döküntülerdir.
Reklam
Dış güçlerin demokrasiye geçiş için baskısı sonrası fikir değiştirenler
Yaşanan şartların zorlamasıyla, o sıralar hükümet çevrelerince demok­rasinin faziletlerinden bahsetmek ve esasında Türkiye'nin her zaman de­mokrasiye yönelik olduğunu açıklamak yaygın bir eğilim haline gelmeye başlar. Daha önceleri totaliter bir rejimin önde gelen sözcülerinden olan Sadi Irmak, yeni dönemde artık şöyle diyecektir: "Türk