İnsan onuruna yakışır bir hayat sürmek benim de hakkım değil mi? Şimdi uçsuz bucaksız bir ummanda rotasız dolaşıyorum. Nereye gideceğim belirsiz. Karşımdaki adada henüz tanımadığım birisi beni çağırıyor, sen olsan ne yaparsın?
Sayfa 64 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Harbe Giden Kelime'ye Sitem
Kelimeler nereye gidiyorsunuz böyle, savaşa mı ölümün kum gibi kaynadığı çöl mü çağırıyor sizi, oysa yenik çıkmıştınız her savaştan, hayli yorgundunuz dinlenecektiniz biraz, birkaç şiirde keyfini çıkaracaktınız kelime olmanın, dilden dile dolaşmanın, mırıldanmanın... Vakit dünyanın sonbaharıydı, sevdiklerimizin de sonbaharı olacakmış meğer hayat, hiç bilmeden, hiç istemeden, birlikte bir kışımız daha olur mu diye telaşlı yüreğimize, yavaş biraz, beni öldüreceksin, yavaş diyecektik, acıdığını söylemeyecektik elbet, nereye gidiyorsun ya hû diyemeden giden
Sayfa 106 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kader motifinin onu nereye götürdüğünü göre göre dönmüyor. 'Çöplüğe geri dönüyorum' diyor. kader motifi işte tam da böyle bir şeydir. Çocukken o motif size ne yaşattıysa, ne hissettirdiyse, çevreniz değişir, insanlar değişir ama motif değişmez. Ne yapar eder, sizi aynı motifin saldığı korkulara doğru mıknatıs gibi çeker. Yalnız mıydınız, çok mu aşağılandınız, kimse size değer mi vermedi, terk mi edildiniz, umutsuzluğa karanlığa mı itildiniz... İşte her ne yaşadıysanız, o zaman her kimdiyseniz, sizi yine o yapar. Hayri tam olarak bir kader motifi kurbanı olmaya hazırlanıyor. Beylik ona yabancı gelmiş. Şimdi beyliği bırakıp eski çöplüğüne geri dönüyor. İçindeki Hayri ısrarla onu çağırıyor. O çöplük onun evi. Onun en iyi bildiği, en iyi tanıdığı yer.
Sayfa 114
Kız titriyor... Soğuktan, korkudan ve açlıktan... Hâlbuki ona uzanan bir el yok... Bu sefer karşısındaki bir sarhoştur. Ona "Güzel kız burada üşüyüp hastalanırsın. Benimle gelmez misin?" diyor. Ve kız tekrar rüyasını hatırlıyor...Yağmur çoğalıyor... Rüzgâr serin... Ve kız hâlâ açtır... Kafasında iki fikir çarpışıyor... Düşünüyor ki yaşamak kendi hakkıdır... Fakat... Karşısındaki sarhoş gülüyor ve onu nazikâne çağırıyor... Fakat nereye?.. Titreyen bir vücut... Yanan bir baş ve ağlayan gözler... Fakat açlık ve yuvasızlık korkunç... Aydede, niçin bir yol göstermiyorsun?.. Kız yavaş yavaş kalkıyor... Kararını vermiştir. Bu karar bütün fenalığına, çirkinliğine ve iğrençliğine rağmen yaşamak kararıdır. Çünkü hayat tatlı... Kendi koluna giren sarhoşa ürkek adımlarını uydurarak bilmediği karanlık bir sokağa doğru yürüyor... Ve tam bu sırada korkunç bir sağanak... Korkunç gök gürültüleri ve yıldırımlar... But bir fırtına mı? Hayır!.. Bu, iki şehidin ve sayısız şehitlerin isyanıdır... Şehitler ağlıyor... Biz yağmur sanıyoruz... Şehitler hıçkırıyor... Rüzgâr diyoruz... Şehitler haykırıyor... Fırtına zannediyoruz... Ve şehitlerin duasına da yıldırım adını veriyoruz...
"Ruhunda gizemli bir ürpertiyle, onu çok güçlü bir şekilde etkileyen hedefinin peşinden acele ediyor ve küstahlığına şaşıp kalıyordu. Gözlerini, duygu ve düşüncelerini böylesine kör eden tanımadığı varlık ansızın başını çevirip ona baktı. Tanrım, ne mükemmel çehre! Göz kamaştırıcı beyazlıktaki muhteşem alın, akik parlaklığında güzelim
Sayfa 19 - Can YayınlarıKitabı okudu
Kaldırımlardaki bu ayakların, taşıt yollarındaki bu tekerleklerin hepsi ne yapıyorlar? Hepsi nereye gidiyorlar? Kim çağırıyor onları? Kim geri getiriyor? Hangi güç ya da hangi giz onların önce sağ sonra sol ayaklarını kaldırıma basmalarını, hem de daha iyisi beklenemeyecek bir eşgüdümle basmalarını sağlıyor?
Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
22 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.