Kırılan bir kalbin eskisi kadar atmadığını babamdan filan değil kendimden öğrendim. Ne zaman çarpıntım başlasa mutluyum derdim hep kendi kendime.Eskiler hatırlanınca acılar yeni oluyor galiba. Neyse....Pek beceremeyenlerdenim yaşamayı. Ama öyle pes edenlerden değil. Bir şeyler olsun diye çok şey yaptım, hiçbir şey olmadı. Aslında çok şey oldum.
Bir Yol Hikayesi
Saatler ilerledikçe daha da uzuyor yol, ya da sadece zaman donuyor belki. Durmak istiyorsun artık, biliyorsun herkes istiyor ama sen varsın sadece öne atılan, ilk kurban. "Ramazan bir dursak." "Yok abi, daha yol çok önümüzde". Bitmez ki böyle gide gide yollar. İstesen hep gidersin zaten. Önünde hep çok yol olur.
Reklam
Kırılan bir kalbin eskisi kadar atmadığını babamdan filan değil kendimden öğrendim. Ne zaman çarpıntım başlasa mutluyum derdim hep kendi kendime.Eskiler hatırlanınca acılar yeni oluyor galiba. Neyse....Pek beceremeyenlerdenim yaşamayı. Ama öyle pes edenlerden değil. Bir şeyler olsun diye çok şey yaptım, hiçbir şey olmadı. Aslında çok şey oldum.
Taş Parçaları
III Madem arkandan ağlamamı bile çok gördün bana Al bu taşlar senin olsun… O halde ve bundan böyle Bütün davullar vursun, telleri kopsun sazların boşluğa bağırsınlar, birlikte; Kan kusacağız. Kan kusacağız.
Rückert’in Mevlâna’yı Anlama Tarzı Üzerine
Friedrich Rückert, Mevlâna Celâleddin âşığı bir Alman şairidir. Onu Alman/Batı dünyasına tanıtmak amacıyla Divan"ından ve Mesnevî"sinden çeviriler yapmış, ömrünü bu aktarım faaliyetiyle anlamlandırmıştır. Yaptığı iş, sadece bir çeviri değildir; fakat aynı zamanda bir karşılaştırmalı edebiyat araştırması, bir metinler arasılık
Ufuk Coşkun
“Dolunay doğunca akşam, yüreği hangi ihtimale gebe olduğunu bilmeyen faniler için ne zordur hayat.  Hasret gibi parlayan yıldızlar dökülürken ayaklarımızın altına, zaman bir muşamba gibi çekilirken, hangi tufana denk gelir bizim hikâyemiz? Yalnızsın işte. Kaç lira eder değerin? Global endekste var mı yerin? Umut sektörü artık kazandırıyor mu borsada? O zaman yalnız bir adam gibi yürümesini öğreneceksin. Kahveyi sade içeceksin. Kalbinde reklam bandıyla dolaşan et çuvallarına aldırmadan. Omuzlarını değdirmeden. Göz göze gelmeden. Sessizce, yüzerek. Bırak nereye gidiyorlarsa gitsinler. Kim çağırıyor nötr bakışlı bu zayıf insanları? Bunca kalabalık, sırtına iliştirilen etiketlerle nereye gidebilir en fazla. Bırak seni görmeden yollarına devam etsinler. Bayrama ayarlanmış neşe saatlerinin de alarmı duyulmuyorsa şayet, kime selam yollayacaksın? O halde mahalle binalarını sırtına verip, iskambilden bir kâğıt çeker gibi sıyrılmanın vakti değil midir? Kaçış mı? Hayır, hayır. Kimsenin sana erişememesi, duyamaması, yetişememesidir bu. Ayaklarımızdan tepemize doğru hücum eden bu kederli çağın tam ortasında bulunmuş olmanın talihsizliği.”
Reklam
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.