Bu gözler, baktığı zaman gören, gördüğü şeyin hayalini ayna gibi içine aksettiren bu gözler nerede? Onlar bir fincan renkli suydu. Toprağa döküldü. Buhar olup bulutlara karıştı. Nerde bu adam Osman? Gözünü , yüzünü, ellerini ,ayaklarını bırak bütün terkibiyle , terkibinin tek ve yegane manasiyle nerde bu adam? Eridi , dağıldı, kurudu ,ufalandı,
Garp âleminde, kendilerince yaşayabilenler, yâni duyup yazabilenler arasında, en mahrem ve azaplı seziş sınırlarını zorlayabilmiş bir kaç isim tanıyorum: Büyük mustariblerden (Paskal), (Bodler), (Göte), (Tolstoy) ve (Rembo)... İlki, insan tefekkürünü zorlaya zorlaya işi Peygamberlerin eteğine yapışmakta bitirmiş, kapkaranlık bir çile deminde
"Yunus Emre kimdir?"
"Yunus Emre kimdir?" sorusuna; "Yunus Emre bir kimyacıdır" diye cevap veriyorum. Niçin? Çünkü Yunus, sözüyle ve düşünceleriyle, hem döneminin o zor siyasi ve sosyal şartları içerisinde insanların sığınacağı liman olmuş, hem de acımasız zaman değirmeninin dişlilerine direnip bu günlere gelerek
BİTER
Kakılır bir yerde, kalır oyuncak,
Kurgular biter.
Ölüm… O geldi mi ne var korkacak?
Korkular biter.
Fikir, açmaz artık beyinde kuyu;
Burgular biter. Unuturuz hayat adlı uykuyu,
Uykular biter.
Biter, her şey biter; ses, şekil ve renk,
Kokular biter.
Kabir sualiyle kapanır kepenk,
Sorgular biter. (1963)
Bu bir eser mi, şaheser mi?
Necip Fazıl Kısakürek'in 1937 yılında Zonguldak'ta maden ocağında yazmış olduğu 3 perdelik bir tiyatro oyunudur.
Oyun özellikle başkarakteri Hüsrev’e ait gösterilen düşünsel , bunalımlar, Hüsrev’in kader, yaratılış, ölüm korkusu, yaratılış hakkında çarpıcı irdelemeleri , fevkalade derin ve özgün düşünceleri ile son