ALTUĞ: Bazen sizi sevemeyeceğimi düşünüyorum. Ne kötü!
TÜRKÂN: Neden sevemeyecekmişsin beni?
ALTUĞ: Bu çıngırağı çalmalar filan...
TÜRKÂN: Ama onların hepsi oyun. Herkes oyunu biliyor. Seher de
biliyor.
ALTUĞ: Hayata oyun gözüyle mi bakıyorsunuz?
TÜRKÂN: Hayata nasıl baktığımı bilmiyorum. Hayatın ne olduğunu
düşünmeyecek kadar yaşlıyım. Ama oyun oynadığımı biliyorum.
ALTUĞ: Nasıl bir oyun bu, kuralları var mı?