Beynin Çatı Katını Keşfetmek:
Yaratıcılığın ve Hayal Gücünün Değeri
Genç bir avukat olan John Hector McFarlane, bir sabah gözünü açıyor ve bütün dünyasını altüst olmuş halde buluyor. Bir gecede, yerel bir inşaatçının cinayetinde baş şüpheliye dönüşmüş. Aleyhindeki deliller o kadar kuvvetli ki, yaka paça Scotland Yard'a götürülmeden önce bir an
ALTUĞ : Hayata oyun gözüyle mi bakıyorsunuz?
TÜRKAN :Hayata nasıl baktığımı bilmiyorum. Hayatın ne olduğunu düşünmeyecek kadar yaşlıyım. Ama oyun oynadığımı biliyorum.
Yunan mitolojisinde mutluluğu nerede aramak gerektiğini özetleyen çok güzel bir hikâye vardır.
Mitoloji ile alakalı olanlar bilir. Zeus da dahil olmak üzere, 12 baş tanrının evi ve birçok efsanenin merkezi olan Olympos Dağında geçen bir hikâye bu. Ve hikâye bu ya, tanrılar Olympos Dağında toplanmış, mutluluğun sırrını saklama kararı
Ne güzel bakıyorsunuz hayata öyle
Mavi , yeşil gözlerimizle
Dağları, tepeleri gölleri
Peşinize takıyorsunuz
Nasıl da renkleniyorlar hemen
Ne güzel bakıyorsunuz
“Şiir insanı varoluşsal düzlemde bireysel ve toplumsal bütünselliği içinde yakalayarak ele almalıdır. Kuru bir ideolojik söylem şiire bir şey kazandırmaz, bütüncül bir yaklaşımla şiirini kuruyorsan yeni insanın estetiğinin oluşumuna bir katkı sunuyorsun demektir.”
Mustafa Güçlü, beşinci şiir kitabını Sizden Önce Geçtim adıyla yayımladı. Bir
Bu kitap hakkında biraz yazmak istiyorum. Öncelikle çok akıcı keyifli güzel bir kitap. Ben İlber Ortayli'yı genel olarak çok ukala bulurdum. Ancak biraz kendisini tanıyınca mütevazi bile olduğuna karar verdim. Bu kadar çok dil bilen, gezen farklı üniversitelerde farklı platformlarda hocalık yapan, çeşitli söyleşilerle televizyon programlarıyla
Her an ölebileceğinizi hissettiğiniz bir yerde yaşamınızı nasıl devam ettirebilirsiniz? Bu noktada sizi hayata bağlayan şeyler ne/neler olabilir?
Haydi gelin Auschwitz toplama kampından kurtulan Edith Eger'in hayat hikayesini birlikte konuk olalım...
Kitap Özeti
Yazarın kendi hayatını konu aldığı bu kitap dört kısım yirmi üç bölümden
BUGÜN YİNE ÇOK GÜZELSİN HAYAT
Öncelikle şunu kabul edin, hayat adil değil.
Hiçbirimiz, hiçbir canlı eşit yaratılmadı.
Başımıza gelenler de eşit değil.
Önce hayatın adil olmadığını kabul etmelisiniz.
'Guguk Kuşu' filminde Jack Nicholson akıl hastanesinde;
Çok ağır bir mermer havuzu kaldırabileceğine dair diğer hastalarla iddiaya girer.
Yüklenir ve
Günümüz toplumunu anlatan en iyi kitap bana sorarsanız.Toplumu hemen her yönüyle detaylı bir şekilde anlatmış bir kitap.Okuduğunuz zaman ufkunuzu her cümlede açan bir kitap ve kesinlikle sıkıcı değil terimsel bir kitap olmasına rağmen.Çağdaş birey ve toplumu yakından inceleyen bu kitapla beraber siz de kendinize ve topluma,toplum içindeki her olaya ayrı bir gözle bakıyorsunuz.Sadece belli bir kesimin anlayacağı veya sadece belli bir kesimi ilgilendiren konular üzerinde durmamış.Hepimizi ilgilendiren konular üzerinde durmuş ve toplumun mcdonaldlaştırılması tezini ortaya atmış bir sosyologdan gayet güzel bir çalışmayı bulacağınız bu kitapla kendinizin de ne kadar mcdonaldlaşmış olduğu üzerine kafa yoracaksınız ve yazarın bundan kurtulmak için verdiği önerilerinin üzerine belki kendiniz de bu durumdan nasıl kurtulunabileceğı üzerine yeni fikirler bulacaksınız ve hayata geçireceksiniz.
Hayata güçsüz, diğerlerinden geride başlamak bütün hayatınızı, duygularınızı değiştiriyor. Yakanızda bir çekingenlik sürekli takip ediyor. Hayatınıza giren her yeni insana karşı hep bir adım gerideymişçesine, farklıymışçasına bakıyorsunuz. Evet bu novellanın baş karakteri de böyle birisi. 23 yaşlarında üniversiteden sonra yaşama atılan karakterimiz hayatın tesadüfleri sayesinde hızla yükseliyor işinde. Yaşlı bir adam ona villasında iş teklif ediyor ve çekinerek de olsa kısa bir süre sonra bu teklifi kabul ediyor ve hayatı değişiyor. Yaşlı adamın eşinin samimi, sıcak ve son derece iyi tavrı aşkı beraberinde getiriyor. Ama yakalarına 9 yıllık mecburi bir ayrılık yapışıyor. Başka ülkelerde, araya okyanusların girmesi ve tam işler düzelecekken 1. Dünya savaşının patlak vermesi onları birbirlerinden habersiz bırakıyor. Ama kavuşma gelip çattığında yaşanan o bir gün, zamanın üzerimizdeki etkisini, geçmişin unutulmayışını, burukluğu çok güzel ve acı bir şekilde önümüze seriyor. Aşkın ne demek olduğu, yaşanılan kısacık anların aslında ne kadar önemli olduğunu, zamanın insanları nasıl yıprattığını ustaca işliyor yazar. Kısa ama yoğun bu novellayı severek okudum, tavsiye ediyorum.
Geçmişe YolculukStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202326,7bin okunma