Michel Foucault
Michel Foucault, özne kavramının tarihsel bağlamda nasıl ortaya çıktığını ve yeniden tanımlandığını ele alan önemli bir düşünürdür. Foucault, öznenin iktidar ilişkileri içinde nasıl şekillendiğini savunur ve bu konuda derinlemesine araştırmalar yapmıştır. Ayrıca, bireyselleşmenin siyasal teknolojisini inceler ve özne
98 Nobel edebiyat ödülü almış muazzam bir hikaye ile ayağımın tozuyla geldim bu kez...
Saramagoyu okumayı seviyorum.Çünkü,hayal dünyasında ki distopik hikayelerini okurken beynimin farklı bir kısmını çalışmasına yardımcı olmasına hayranım.Bahsettiği hikayenin alt metininde ki felsefesini anlamış olmak ve onu kendi kendime sorgulamak benim gelişmeme katkı sağlıyor bu da beni mutlu ediyor.
Gelişmeme katkı sağlayan eserleri okurken o eserleri yazan yazarlara olan minnetim çoğalıyor büyüyor ve satırlar sayesinde bolca anıyorum onları...
Nice faydalı eserlere rast gelelim diyor ve hikayeye geçiyorum,
Ölüm olmazsa ne olur? Sorusuna verilen cevabı okurken ikinci bölümde de; "Ben ölüm, gelmeden bir hafta önce sana mektup göndereceğim bakalım tutumun ne olacak?" Sorularının cevaplarını okuyoruz satırlar boyu...
Okurken düşünüyoruz,düşünürken de yazarın anlatmak istediği nedir acaba deyip daha çok anlamaya çalışıyoruz.Bu durum beni inanılmaz keyiflendirdi.
Anlatmak istedikleri çok basit aslında,evrenin ve hayatın doğal seyrine karşı çıkmak amacı...
Hikaye içinde kapitalizm sisteme,yönetime,dine,iki yüzlülüğe ince ince dokundurarak yaptığı eleştiriler muazzamdı.
"ÖLÜM" kelimesinin ö harfinin küçük yazılması hikaye boyunca noktalama işaretlerini çok fazla kullanmaması bile yazarın gösterdiği tepkidir aslında.Ölümü ben önemsemiyorum, sizde önemsemeyin der gibi okurlarına mesaj göndermesi de çok özgündü.
Seni okumaya,seni daha iyi anlamaya çalışacağım canım yazar...
İyi ki bu evren de yaşamış eserlerini bize ulaştırmışsın...
Sevgiler.
Okumama vesile https://1000kitap.com/bidunyakitapgrubu a minnettarım.
Ruhumuzdaki var olan gücü kullandığımız oranda yaşama sevincini tadabiliriz.
Yürümeyi, bir kutuyu yerden kaldırmayı öğrenen çocuk bunu başarana dek defalarca tekrarlar, düşse de yeniden başlar. En sonunda istediği şeyi başardığında mutlulukla gülümser; gücünü arzuladığı bir şey için kullanmıştır.
Ergenlik çağına girmiş bir genç yeni bir arkadaş kazandığında ise daha da mutlu olur.
Bir yetişkin içindeki gücü yaratmak, sevmek ve gelecek planları yapmak için kullandığını hissederse huzur duyar.
Sevinç, güçlerimizi eyleme dökmenin üzerimizde bıraktığı etkidir.
Hayatın amacı mutluluktan çok sevinç duymaktır.
Sevincin temelinde kendimize duyduğumuz sevgi ve saygı, varlığımızı - gerekirse bize dışımızdaki her şeye ve herkese karşı- kanıtlamanın haklı gururu vardır.
Sokrat bu gururu en ideal şekilde taşıyan tarihi bir karakterdir. Düşüncelerinden ve inançlarından ötürü ölüme mahkum edildiğinde o, ölümü yenilgi olarak değil, düşüncelerini pazarlık konusu yapmaya karşı bir zafer olarak kabul etmiştir.
Sevinç salt kahramanların yaşadığı bir his değildir. Birey güçlerini dürüstçe ve özgünce dışarı vurduğu sürece sevinç de hazır bekler.