YılmazMuslu:Herşeyin maddî açıdan izah edilmesi de gene geçen asrın sonlarında başlamış tabiattaki harikulâde san’at ve nizamı inkâr ederek onu tesadüfe bağlayan tekâmül teorisi de bu zamanlarda ortaya atılmıştır. 1880 senelerinde.. Bu terori ortaya atıldıktan sonra o asrın ilim adamları ve laik kafalılar bu görüşlere hemen sarıldılar. 19. asrın Darwinistleri bugünün modern ilminden, gelişen hayat sırlarından habersizdiler.. Bu sebeple herşeyi çok basite irca ettiler. En basit hücre bile son derece komplike bir varlık olduğu halde, onlara göre ev eşyasından pek farklı bir şey değildi. Hücre, bir zardan ve bunun içini dolduran jelatinimsi bir sıvıdan meydana gelmiştir. Bu sıvıya protoplazma adı verildi ve hayatın fizikî temelini teşkil ettiği kabul edildi. Mahiyeti bilinmeyen şeye bir isim koymakla Onun esrarı ve kıymeti gözlerden kaçırılıp, basitleştirilmek istendi. Şüphesiz bütün hücrelerin ihtiva ettikleri bir maddeye protoplazma ismini koymak herhangi birşey söylemek değildir.
..
Herşeyden önce, İslâm kültüründe bireyin anlattığımız tarzda toplumsal açıdan çeşitli yaş kategorilerine ayrılmasının sözkonusu olmadığının altını çizelim. Uzun medeniyet tarihimiz boyunca hayatın her alanına ve insan denen “zübde-i alem”in her boyutuna ilişkin incelemeler yapmış, eserler vermiş bulunan ulema ve hukemanın, gençlik döneminin
Günleri ahla-vahla doldurduk,gidiyoruz;
Gülleri koklamadan soldurduk,gidiyoruz,
Geç kaldık anlamakta esrarı hayatın...
Ömrümüzü boş yere savurduk,gidiyoruz!..
*Bir kitabın zamandaki yolculuğu içinde kaybettim kendimi.
"...Arap İhsan, rastgele bir sayfayı açarak Kubelik'in önüne koydu ve ondan birkaç satırı tercüme etmesini istedi. Kendisine gösterilen satırları defalarca okuyan Kubelik, yeterince karalama yaptıktan sonra tercümesini bir kağıda temize çekip Arap İhsan'a verdi. Fakat meyhanede okuma yazması olanlardan hiç kimse bu kağıda ne kadar baktıysa da
Heyecanlanan Kubelik başını sallayıp çelebiyi canı gönülden onaylıyordu. Fakat Arap İhsan bu sözlere pek fazla aldırmadı, ama içine bir kurt düşmemiş de değildi. Sanki cevabı aslında biliyormuş gibi, sınamak istercesine Kubelik'e kitabın ve yazarının adını sordu. Beriki ilk sayfaya baktıktan sonra eserin adının ZAGON ÜZERİNE ÖTTÜRME ve yazarının