Bir roman veya film kahramanı boş bir hayalin peşinde koştuğunda ya da Othello’da olduğu gibi asılsız bir haberin peşine takılıp ahmak durumuna düştüğünde eleştirmemiz ne kadar kolaydır değil mi?
Bugün sadece Fahim Bey’den bahsederek sizin rahatınızı kaçırmadan bir şeyler yazılabilirdi. Türk klasikleri arasında sayılan birçok kitapta gördüğümüz
Gâyesi bilinmez mukadderâtın
Ölümdür en büyük sırrı hayâtın!
Düşün yaşamaktan maksadın nedir?
Bu âlem bir geniş, açık sahnedir,
Herkesi dünyaya kadar sevk eder
Her gelen rolünü oynayıp gider.
CAMUS’NÜN YABANCI’SINDAN AYNAMA YANSIYANLAR
Albert Camus’nün, yayımlandığı 1942 yılından itibaren en çok tanınan ve ses getiren romanı olan Yabancı’nın ana kahramanı, Meursault isminde sıradan bir adamdır. Roman, son derece basit bir olay örgüsüne sahip olmasına rağmen varoluşçu felsefenin temel izleklerini başarıyla yansıtmasından dolayı çok
.
Kitap mutluluğu kapağa taşısa da okuyucuya her şeyden önce hayatın amacını sorgulatmayı hedefliyor.
Emeklilik nedir bilmeyen Japonların yaşlılık politikaları ve beslenme biçimleri ayrıntılı biçimde kitapta yer alıyor.
.
. . .
ŞİİR-MİİR
K/aralamalar
(Not: Mükerrer kayıtlar, sâir hata ve düzenlemeler bir ara yapılacaktır inşallah, diyelim... Bu hususta okurlardan özür dileriz...)
Nedir şu koskoca kainatın sırrı? Böylesine mükemmel bir nizamı niçin habire bozmaya çabalıyor insanlar? Bu derece ikiyüzlü, haksız, düşkünün halinden anlamaz oluyorlar? Hayatın akışı içinde, yaşadığım olaylar niçin beni de bu tip bir insan olmaya yöneltiyor? Kötü bir karakter sahibi yapıyor? Olması gereken bu mu yoksa? Ağır bir imtihan mı hayat? Böylesine zor şartlar altında mı dürüstlüğü ölçülüyor insanın? Kim dürüst ki? Her fert, saf mı saf, doğru mu doğru bir vatandaş olarak görüyor kendini, ama aslında, yaşadığı yanlışı doğru olarak gösterebilmenin kavgasını veriyor.