Lafta hep varlar lafın bittiği yerde hiç yoklar
Bu hayatta elini tutman gereken tek kişinin kendin olduğunun gerçeği ile yüzleşmek.
Kaybettiğim herşeyin sonunda kendimi kazandım.
"Şu hayatta sakın büyük konuşma. Hayat bu, bazen zirveyi görürsün, bazen dibin de bir dibi olduğunu keşfedersin. Herşey yolundayken ne kadar kalabalık olduğunu, insanlara ihtiyacın olduğunda ne kadarda yalnız olduğunu hissedersin. Ama yalnız kaldığın böyle zamanlarda bir gerçeği çok iyi öğrenirsin; ne kadar güçlü, ne kadar sabırlı ve
Reklam
Size Ömer ve Lorin'in hikayesini anlatmak istiyorum. Depremin 3. ayında dershaneden haber geldi dershanede kalan kitaplarımızı almamız söylendi. Tabi bende gidemedim alamadım kitaplarımı ve bir ay öylece geçerken. Mercan hoca dershaneyi geri açacağının haberini verdi. O kadar mutluydum ki evim, mahallem, ezbere bildiğim her yer, yerle bir
Çoğunluğun yaşamaktan vazgeçip hayatta kalmaya odaklandığı bozuk bir toplumsal düzende; dürüst olmanın kendisine hiçbir faydası olmayacağını gören her kişi, insan kalmakla haksız düzene ayak uydurmak arasındaki zor seçimle yüzleşmek zorunda kalacaktır.
" tecrübe edip okuduklarımdan damıttığım insanın 4 ana evresi var hayatta. 1. habersizlik ("ignorance") 2. inkar 3. kaos 4. tekamül/eudaimonia bu evreler arasındaki hareket insanın tedirginlikleri ("insecurities") ile ne kadar başarılı bir şekilde başa çıkabildiğine bağlı. 1. habersizlik bir çeşit naiflik/cehalet. kişinin henüz sahip çıkması gerektiği bir hayata ve sınırlı vakte sahip olduğunun farkına varamaması. zararsızlık, hırssızlık, saflık. kimi için iyi bir insan olma hali, mütevazılık, kirlenmemişlik. kimi içinse vazgeçmişlik, çocukluk. 2. inkar ilk kez kendinle, arzularınla, özlemlerinde yüzleşme hali. binaenaleyh tedirginliklerin baş vermesi. hayatın insafsızlığı, karmaşası karşısında kormak, telaşlanmak ve sinmek. savaşamamak, özgür olamamak, bahaneler uydurmak ve kaçış aramak. moralistlik, yargıcılık. 3. kaos kendini kandıramamak. yerini yadırgamak. cesaret etmek. tedirginliklerine savaş açmak. sana uygun görülenden fazlasını istemek. huzursuzluk, şaşkınlık, bozgun. muazzam bir hayat enerjisi ile fevkalade bir yorgunluk arasında salınım. istikrarsızlık, güvenilmezlik. barut. 4. tekamül/eudaimonia sarsılmaz bir ruh/duygu yönetimi. demir gibi bir irade. dehşetengiz bir sağduyu, öngörü ve ihtiyatlılık. kendine karşı mutlak dürüstlük ve şeffaflık. boşluksuzluk, irite edilemezlik. kendini bilme ve tedirginliklerini ustalıkla yönetebilme becerisi. "
Yaşamak için ışığa ihtiyaç duyarken, yaralarımızdan iyileşmek için karanlığa sığınmak istememiz ne büyük ironiydi ama aslında hayatın dengesi işte bu ironide değil miydi? Karanlık da gerekliydi, işık gibi. Çünkü karanlıktan gelmişti insan, beden karanlık bir suyun içinde hücre hücre dokunmuştu ve doğum, işığa kavuşup duyu organlarımızın dünyaya açılması ile başlasa da, ana rahminden çıkınca bitmiyordu asla, anbe an devam ediyor, ölene dek sürüyordu. İnsan her an ya doğmaya ya da ölmeye devam ediyordu. Her deneyimle birlikte yeni bir hal alıyordu... ta ki varlığı hayata hizmette bir yol olana kadar. Yaralandığında, yolundan saptığında, öz merkezinden uzaklaştığında karanlık gerekliydi insana, yüzleşmek, iyileşmek, öz yoluna dönmek, kendi merkezinde durmak için karanlık insanlar giriveriyordu hayatımıza, bizi silkeliyor, anlamaya hazırsak neyin daha önemli olduğunu bize hatırlatıyor ve özümüzü korumak için mücadeleye sokuyorlardı bizi. Kendini gerçekleştirme diyorlardı buna ve kendini ne kadar gerçekleştirebildiğindi hayatta tek asıl olan. https://1000kitap.com/kitap/kitap--145681
Reklam
195 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.