Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Yaşamak ile sorgulamak arasında bir seçim yapmam gerekirse her defasında yaşamayı seçerim. Açıklama illetinden itinayla sakınırım. Bunu sana da tavsiye ederim. Bir şeyleri açıklama dürtüsü, modern düşüncenin salgın hastalığıdır. …Açıklama, bir yanılsamadır, bir serap, bir kurgu, teskin eden bir ninnidir. Açıklama, herhangi bir varoluşa sahip değildir. Hatta gerçek adını da söyleyelim: Ödleklerin, va- roluşun rizikosunun, fütursuzluğunun ve değişkenliğinin yarattığı, o insanın betini benzini attıran korkuya karşı geliştirdikleri bir savunmadır."
"Kelimelere âşık olduğunuzu görüyorum Bay Andrews. Onlarla dans etmeyi seviyorsunuz. Oysa kelimeler yalnızca not düşmeye yarar. Melodiyi oluşturan, fikirlerdir. Yaşamımızın çatısını da fikirler oluşturur,"
Reklam
Ne var ki kitaplar benim bir parçam olduğu için onlardan asla uzaklaşmadım.
"Boş ver Halat, boş ver... Hepimizin tarihinde cinai hayatlar, kan kırmızı zamanlar var... Ölenlerden, öldürülenlerden af dilemeyi boş ver sen. Onlar seni duymazlar. Becerebiliyorsan, sen kendinden özür dile. Affedebilirsen, sen kendini affet Halat."
Hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın, hatırlanandan farkı yok. Hepsi geçici. Hem anılar hem de onların nesnesi. Her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı günler yakın. Bil ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın. Marcus Aurelius, Düşünceler
Başka hayatlar için bir şeyler oluşturmanız mümkün değil; çünkü onların yeri­ne düşünemezsiniz. Düşüncelerinizi başkaları için bir şeyler oluşturmaya zorladığınızda, elde edeceğiniz sonuç, benzer olayları "Kendinize" çağırmak olacaktır. Bu yüzden, bırakın onlar da, kendileri için kendi istedikleri hayatları yaratsınlar.
Reklam
Başkaları kalmadı. Onu göklere çıkaran, yerlere gömen aşkın deliliğinden de kurtuldu. Zaman sadece kendisi. Başka hayatlar kalmadığı için başka hayatlardan ara ara kalbine yürüyen o tuhaf endişe de, üzüntü de yok. Anlamanın azabından kurtuldu. Sadece inanıyor. Öyle bir hiza buldu ki kendine, o güzelim, biricik hikayesi, önce tuhaf bir can sıkıntısına, sonra da yalnızlık korkusuyla herkesten yapılmış bir yalana döndü.
Sayfa 8
480 syf.
8/10 puan verdi
Kitap, Eski Bizans İmparatorluğu’nun kalıntıları üzerine inşa edilen Konstantiniyye Oteli’nin açılışıyla başlıyor. Büyük bir davetle açılan otelin masalarında birbirinden farklı kişiler ve ünlü simalar yer alıyor. En itibarlı insanlar ilk masadadır. Her masada farklı hayatlar ve fikirler var. Sayı arttıkça itibar kaybı, ego ve kıskançlık ortaya çıkar. Sayı küçüldükçe yukarıdan bakar ve kendini beğenmişlik artar
Konstantiniyye Oteli
Konstantiniyye OteliZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 202018,3bin okunma
Düşünceler de tıpkı kanser ilaçları gibi. Tek istisna, düşüncelerin daha dayanıklı olması.
Eğer bir erkek, üç gün içinde bir kadını iki kere üst üste sabahlara kadar ağlamak zorunda bırakıyorsa, kadının hiç vakit kaybetmeden onu hayatından çıkarması gerekir. Öyle konuşarak, anlaşarak, ikna ederek, zamana bırakarak falan değil; basbayağı tutup çekerek, kökünden sökerek çıkarması gerekir.
Sayfa 46
Reklam
Çok zenginler , çok güzeller , çok cesurlar , türlü türlü maceraya atılanlar , akıl küpleri , sefa pezevenkleri , depresif alkolikler , neşeli mirasyediler , tuhaf karakterler , renkli hayatlar cezbetmez beni .
aslında başka insanlarız.
•İnsanların çoğu hiç üzerinde düşünmeksizin kimseye ait olmayan, sahte hayatlar yaşıyor. Oscar Wilde, "İnsanların çoğu aslında başka insanlardır," demiş ve haklıymış. Kimi hayatını arzu bile etmediği bir şeylerin peşinde harcar; kimi ömür boyu istediği, ama hiçbir işine yaramayacak bir şeyleri arar durur; kimileri de kendini kaybeder..."
"şehirler arası yolculukta tahmin edilmesi mutlak olmayan bi konumda camdan dışarıyı seyir halindeyken ıssız evlerin renklerine dalarsın hani, meskun, bir yaşam belirtisi vardır. kimler yaşıyor ne hayatlar var bilmeden, gerçi bilmemiz de gerekmiyor. bir boşluk hissi içinde tuhaf duygular yaşatır bu. yalnızlık da biraz buna benziyor, neresinden keyif alıyoruz bilmiyorum..belki de garip bir alışkanlık benimkisi. çözülemeyecek ne var ki hayatta ölüm gerçeği dışında. nikotin eksikliği gibi tanımı bende.."
"Hayatının saadetinde sürekli bir endişesi vardı ki onu en mutlu saatlerin arasında bile arayıp bularak takip ederdi."
İnsanlar aslında birbirlerinin hayatlarına tutanarak yaşarlar ama ne zaman ki herkes kendi dünyasına çekildi o zaman bozuldu dünya. Çekilmez hale geldi hayatlar.
M. Hanefi Başegmez
M. Hanefi Başegmez
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.