Penceremin karanlık aynasından köyler geçti,daha karanlık ağıllar,ölümsüz ağaçlar,kederli benzinciler,boş lokantalar,sessiz dağlar,telaşlı tavşanlar.Bazen,pırıl pırıl bir gecede uzaktaki titrek bir ışığa uzun uzun bakar,ışığın aydınlattığını hayal ettiğim bir hayatı dakika dakika düşler,Canan'la kendime o mutlu hayatta bir yer bulur ve otobüs titrek ışıktan uzaklaşmaya başladığı zaman tir tir titreyen koltuğumda değil,o çatının altında olmak isterdim.Bazen benzincilerde,mola yerlerinde,araçların birbirlerini saygıyla beklediği kavşaklarda,dar köprülerde gözlerim yanımızdan ağır ağır geçen otobüsün yolcularına takılır,aralarında Canan'ı gördüğümü hayal eder ve hayalime inançla bağlanarak o otobüse nasıl yetişip,nasıl araca binip Canan'ı kucaklayacağımı kurardım.Bazan da,öyle yorgun ve umutsuz hissederdim ki kendimi,öfkeli otobüsümüz bir geceyarısı tenha bir kasabanın dar sokaklarında dönerken yarı açık perdelerin aralağından gördüğüm masada oturup sigara içen adam olmak isterdim.Ama bilirdim asıl başka bir yerde,başka bir zamanda,orada olmak istediğimi.
...tanıştığıma hiç memnun olmadığım kimselere, durmadan, "Tanıştığımıza memnun oldum," demek beni öldürüyor. Ama, hayatta kalmak istiyorsanız, ille de bu zırvaları söylemek zorundasınız.
Hayatta kalmayı bilen biri olarak tipik bir Filistinliydi, gücünün farkındaydı ve sadece kendine bağlıydı, hiçbir devlet kurumundan yardım bek- lemiyordu. Hükümetten istediği tek şey ondan uzak durmasıydı.