Hayır diyemediğinizde: 1. Kişisel sınırlarınız ihlal edilir. 2. Stres ve iş yükünüz artar. 3. Arkadaşlıklarınız, ilişkileriniz zarar görür. 4. Maddi kayıplar verirsiniz. İstemediğiniz şeylere hayır demeyi öğrendiğinizde kendinizi keşfedersiniz. İşte o zaman başkalarının istediği kişi değil, tamamen kendiniz olursunuz. Hayır diyebilmek, sınırlarınızı belirlemenizi sağlar, kimse siz istemediğiniz sürece hayatınıza müdahale edemez, nerede durmaları gerektiğini bilirler. Çünkü siz bunu onlara zaten öğretmiş olursunuz. Hayatınızın her alanında daha sağlıklı, verimli, yaratıcı ve mutlu ilişkiler kurabilmeniz mümkün..
Belki arada kaynarım diye düşündüğünüz müddetçe birer köle olursunuz ve bütün eziyetleri hak edersiniz. Yürekli olmalısınız; bugünlerde tek vazifeniz hayır diyebilmek; kurbanlık gibi beklemek değil! Stefan Zweig
Reklam
Hayır demek de eşsiz bir fırsattı! Başkasının eşine göz koyana, "hayır" diyebilmek kutsal bir fırsattır. İşte siz böyle bir fırsat yakalamışsınız.
❝ İnsanın kendisiyle başladığı en yüce insani değerler. "Hayır" diyebilmek için inkâr ve isyan imkânına sahiptir. Adem de bununla başladı. Bu meyveden yeme dediler, yedi, sonra Adem oldu, insan oldu; yeryüzüne geldi, yoksa, varolan bunca melek gibi burada, tüketmeyen bir melek olurdu. Sonra başka birisi "Adem" olurdu. Onun da bu Adem'in karşısında secdeye kapanması gerekirdi, ama kendisi isyan etti ve kendisi "Adem" oldu! ❞
Belki de yaşamımın yarısını, öteki yarısında işlediğim suçların cezasını çekmek için devletlerin tutukevlerinde geçirmiş olmalıydım, yine de mezarlığın kapısının önünde, özgürlük içinde tuttuğum nöbet gerginliğimde bir anlık bir yumuşama, yatışma göremiyordum. Her zorunlu boşluktan sonra, kendimi mezarlığın kapısının önünde rahatlamış görmekten, yeniden başlamış görmekten bikarsam eğer, onlar da biraz cesaret toplayıp, indirdikleri darbeleri, cesete hiç zarar vermeden, öldürecek kadar biraz sertleştirirlerse eğer, yeniden görünmüş olduğum mezarlığın kapısında, o sabah, cezamı çeker çekmez, yinelemiştim eski suçumu topluma karşı, bir aşağı bir yukarıydı, kimi zaman ağır kimi zaman hızlıydı adımlarım, anayurdunun yıkımını hazırlayan hain Catalina'nın adımları gibiydi, Ben değilim o, hayır, benim o, diyordum kendime, Orada bir çıkış yolu var, diyordum kendime, hayır, hayır, karıştırıyorum, burayı ve orayı, şu anı ve eskiyi karıştırıyor olmalıyım eskiden olduğu gibi, eskinin burasıyla, oranın eskisiyle, bulanıkça algılanan (ama şimdi buradayım işte (buradaysam eğer), orada değilim artık, şaşkınlık içinde mezarlığın önünde gidip gelmiyorum. Kefenlerine sarılan ölülerin ölü yataklarında ya da tabutlarında güneşin doğuşunu bekledikleri tüm gece önümde uzanadursun, yalnızca oturdum ve duvara sırtımı verdim? Ne yapıyorum şimdi, nerede olduğumu anlamaya çalışıyorum, durum gerektirdiğinde bir başka yere gidebilmek için bu, ya da yalnızca kendime, Onlar gelip de beni alana kadar beklemekten başka yapacak şeyim kalmıyor, diyebilmek için, bu izlenime kapılıyorum zaman zaman.
Sayfa 132Kitabı okudu
- “Bu pişmanlığı hâlâ anlayamıyorum. Eva'yı kabul etseydiniz, ne değişecekti?" - "Değişmek mi? Değişmenin bununla ne ilgisi var? Bu eşsiz bir fırsattı, bir daha asla karşıma çıkmayacak bir firsat." - "Hayır demek de eşsiz bir fırsattı! Başkasının eşine göz koyana 'hayır' diyebilmek kutsal bir fırsattır. İşte siz böyle bir firsat yakalamışsınız."
Sayfa 233Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.