Hakikaten islâmî bilgilere sahip olmayan gençler yalnız umumî kültürden mahrum kalmıyor; bu durum dolayısıyla Türk kültürüne, edebiyatına, sanatına, folkloruna, diline, şiir, hikâye ve atasözlerine de nüfuz etmek imkânlarını da kaybediyor, yani kendi cemiyeti ve muhiti için zarurî olan milli harsı da elde edemiyor idi. Vaz'iyet bütün çıplaklığıyle bu kadar hazin olduktan sonra artık diktatörlük devrinnde laikliğin mevcudiyetini aramak ve bu arada dinî teşkilât ve tesisat gibi, vicdan hürriyeti ile ilgili, diğer hak ve hürriyetlerin varlığını soruşturmak elbette ki abes olur. Garibdir ki Müslüman Türkler kendi memleketlerinde böyle bir âkibete mahkûm edilirken Türkiye'de yaşayan Rum, Ermeni ve Yahudi ekalliyetler tam bir hürriyet içinde, dinî tahsil ve kültürlerini geliştirmek için her türlü müessese ve imkânlara sahip bulunuyorlardı.
Reklam
İşte, bir ailenin ocağına incir ağacı dikildi. Hem de ikisini bir tüfekle, ne hazin bir şey!
Bunun kararını da almadık işin tuhafı. Hayatın bin türlü meşgalesiyle boğuşurken, birbirimizi aramadığımız her gün bir öncekinin üzerine devrildi, nasılsa ararım diye önce haf- talar, sonra aylar geçti. Ne o geçerken uğradı, ne ben "Akşam yemeğe bekliyorum mutlaka" deyip bir tabak ekledim masaya. Doğum günleri, bayramlar, yılbaşları bir bir geçerken kimsenin kimseyi aramaması bir süre sonra garip gelmemeye başladı önce. Birbirimizin yörüngesinden öyle çıktık ki, arayıp sormanın büyük bir olaya dönüşeceği o hazin noktaya vardık en sonunda.
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Velhasıl kendine acımak çok çetrefil, pek hazin bir hikâye...
Reklam
150 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.