"Şair başlarından geçenleri, tanık olduklarını ve kendi eliyle işlediklerini dönüş yolunun duraklarından Peşte’de aharlı kâğıda yazdı. Ve karlı sivri kulelerin arasından geçip cehennem ateşleriyle örülü yedi katı geçerek indiği meyhanede, sırtını fıçıya yaslamışken, çakırkeyifliğin katmerli ve koyulmuş kederiyle dilini tutamayıp yanağında sırça taneleri ve sinesinde tokatlarıyla okudu uzun ağıdını. Konstantiniyye’de batman batman altınını aldı ve Selanik’te çeribaşılıkla ödüllendirildi.
O Beyaz Kale’deki asayiş devriyelerinde arkadaşını ve sevgilisini düşünürken, o pösteki döşeğindeki kâbuslarında arkadaşının ve sevgilisinin hayaletleriyle uğraşırken Peşteli meyhanecinin dinlediği ve bir deftere geçirdiği sergüzeşt Üsküp’e ve Manastır’a gitti, Filibe’ye uğradı, Edirne’den geçti. Konstantiniyye’de erguvan rengine buladılar hikâyeyi, Bursa’da ipek şala sardılar, Manisa’da mesir macununa buladılar, Konya’da satır aralarına Mesnevi’den bir iki hikmet serpiştirdiler. Şam’da isimleri değişti âşıkların. Bağdat’ta kuzey ışıkları yerini yıldızlı Arap göğüne, Yeruşalim’de karlı ormanlar ve donuk vadiler yerini kızgın çöllere ve meltemli vahalara bıraktı. Ve nihayet İskenderiye’de lepiska saçlı peri kızı esmerleşirken karayağız delikanlının teni iyice karardı."
O Eski Asil Masal (Öykü), Kadir Daniş