Muhammed Masûm
Muhammed Masûm, eğitimini Norşin gibi bölgenin en önemli medresesinde yaptığından dolayı eğitim konusunda sıkıntı yaşamamıştır. Ailenin ilim ve tasavvufi bir gelenekte gelmesi kendisinin iyi yetişmesini kolaylaştırdı. Muhammed Masum, o gün hem Norşin medresesinin müderrisi olan hem de halife olan amcası "Hazret" lakaplı Muhammed Diyauddin Norşinî'den eğitimini aldı. Şeyh Diyaûddîn hayatta iken Norşin medresesinden ayrılmadı. Burada; tefsir, hadis, nahiv, akaid, siyer vb. İslâmî ilimlerin farklı dallarından eğitimini aldı. Fakat İslâmî ilimlerden en çok güncel olan ve halk tarafından başvurulan fıkıh ilmiydi. Çünkü bölgenin kan davalı aileleri, ailevî sorunlar yaşayanlar, ticarî prob- lemleri olanlar genelde Nosşîn şeyhinin yanında bu sorunlarına çö- züm arıyorlardı. Bu yüzden bu gibi sorunların çözümü ancak iyi bir fıkhî bilgi gerektiriyordu. Bunun için Norşin medresesinde önemli Şafiî fâkihleri yetişmiştir.
FİL VAK‘ASI -2
Ebrehe, yaptırdığı binanın alâka görmesi için Kâbe’yi yıkmak üzere ordusuyla Mekke’ye doğru harekete geçti. Tâif’e gelince konakladı. Bir miktar askerle bir adamını Mekke’ye gönderdi. O da gelip Mekke ahalisinin hayvanlarına el koydu. Bu esnada, Peygamber (s.a.v.) Efendimizin dedesi Abdülmuttalib’e ait develere de el koymuştu. Bunun üzerine
Reklam
Nasraniyet ya intifa veya istifa ile terk-i silah edecektir. Zira birkaç defa yırtıldı, protestanlığa geldi. Protestanlık da yırtıldı, tevhide yaklaştı; tekrar yırtılmağa hazırlanıyor. Ya intifa bulup sönecek veyahut doğrudan doğruya hakiki Hıristiyanlığın esasına câmi olan hakaik-i İslâmiyeyi karşısında görecektir. Beşer dinsiz olamaz. İşte bu sırr-ı azime, Hazret-i Peygamber (A.S.M.) işaret etmiştir ki: "Hazret-i İsa gelecek, ümmetimden olacak; aynı Şeriatımla amel edecektir."
27 Eylül de Anadolu' daki son otoritesini de yitirmek üzere olan İstanbul Hükümetinin arabulucu olarak atadığı Abdülkerim Paşa ile Mustafa Kemal gece boyunca telgraflaştılar. Abdülkerim Paşa Mustafa Kemal'in Selanik'ten eski bir arkadaşıydı ve bir derviş gibi konuşan, dürüst bir askerdi. Mustafa Kemal ile görüşmelerinde yarı-şaka, yarı-ciddi özel bir tasavvuf dili kullanıyordu. Mustafa Kemal ona 'Büyük Hazret' diye hitap ederken, Abdülkerim Paşa da 'Kutbü'l-aktap' (kutupların kutbu; dönemin en büyük din adamı) deyimini kullanıyordu. Ne var ki arabuluculuğu sonuç vermedi: Mustafa Kemal, Damat Ferit'in derhal istifası için ısrar etti.
Bana liyakatımın çok fevkinde hüsn-ü zan eden ve teveccüh gösteren aziz ve muhterem ve mütevazi Sabri Kardeş! Bil ki çok günahkâr, çok âciz, fakir, müflis, ümmet-i Muhammed'den (A.S.M.) bir abdim. Dualarınıza çok muhtacım. Acz ve fakr arzuhalini kabul ettirerek hazine-i hâssa-i Kur'an'dan âleme muhtelif nam ve tarz ve şekillerde cevherler teşhirine muvaffak olan dellâl-ı Kur'an'ın kudsî hizmetinde kendisine yardım en büyük emelim ve en ciddî temennim, en mukaddes niyetimdir. Bu niyetim sebebiyle Nurlarla meşgul olmak saadetine mazhar olduğum dakikalarında, hilaf-ı me'mul bazı sözler kendiliğinden kalbime ve kalemime gelmektedir ki, bu marifet benim değil elbet muhakkak ve mutlak Hazret-i Kur'an'dan lemean eden Nurlara aittir. Öyle ise asıl üstad Kur'an'dır. Üstad-ı muhteremimiz elyak ve elhak muarrifi, mübelliği ve müderrisidir. Biz muhtaçlar fırsatı ganîmet bilmeli, cevherleri almalı; kalbimize, dimağımıza nakşetmek, dâreynde medar-ı saadetimiz olacak olan bu Nurlara alâ kadri't-tâka neşre çalışarak muhafazasını kuvvetleştirmeliyiz.
Sayfa 60 - PDF
İki gönül bir olunca, diyor hazret, Yerin önemi ne ki, Hazret seninle, seyranın samanlıklaşacağına Kanaatım büyük, aklım yatık. Fakat samanlığın seyranlaşacağını, Kuramam en cesur hayallerimde, Kusura bakma üstat...
Reklam
“Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ındır; içinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah, sizi onunla hesaba çeker.” Bakara, 284
Sayfa 147 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
“Oku” emri, sadece zâhirde bir okuma emri değil, kalbin, manevi tezkiye ve tasfiye neticesinde kitap ve hikmeti alıcı hale gelmesidir. Bununla, tecellilerin mâkesi olan kalp ile her şeyi okuyabilmek kastedilmektedir. Yani kainatın bir kitap haline gelmesi, kalbin kainat sayfalarını çevirip hikmetleri ve ilahi sırları okuyabilmesi, velhasıl insanın kainatı, kendini, Kur’ân-ı Kerim’i okuması, idrak etmesi ve yaşamasıdır.
Sayfa 137 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
“İnsanların arasına karışıp onların ezâlarına katlanan müslüman, onlardan uzak durup ezâlarına katlanmayandan daha hayırlıdır.” Hadis-i Şerif
Sayfa 126 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.