Hakkıcan

Sabitlenmiş gönderi
Türk milleti 1000 seneden bu yana bu coğrafyada yaşamaktadır ve gelecek 1000 yılda da yaşamaya devam edecektir.
Sayfa 214Kitabı okudu
Reklam
Winston Churchill'in dediği gibi: "Kötü yönetimin şaşkınlığı, savaşların yorgunluğu, bitip tükenmek bilmeyen savaşların acısı, çevresinde parçalanıp çöken imparatorluğuna rağmen, Türkler hâlâ yaşıyorlardı". İşte bu sıralardadır ki Mustafa Kemal'in dehası işe karıştı.
Sayfa 279

Reader Follow Recommendations

See All
Venizelos, Aydın'ın Türkler eline geçtiğini öğrendiği vakit, İzmir'deki Kolordu Komutanlığına bir yazı göndererek "Duyduğu hayret ve teessürü" bildirdi; aynı zamanda Türklere hemen saldırılmasını istedi. Çünkü şimdiye kadar bütün dünyaya "Eşkıya", "Başıbozuk çete" olarak tanıtılmış olan Türk milli kuvvetlerinin, kudretli bir Yunan tümenini yenmesi, Yunan ordusunun prestijini sarsan bir hål olmuştu.
Sayfa 276
30 Haziran 1919 öğle zamanı milli kuvvetler Aydın'ı işgal etmiş bulunuyorlardı. Ancak bu el değiştirmeler sırasında Aydın'da Yunanlılar, özellikle Türk kadınlarına karşı hayasızca davranmış; buna karşı Türk milli kuvvetleri, Rum kadınlarına karşı pek asilane hareket etmişlerdi¹¹¹⁴. ¹¹¹⁴ Türkler Aydın'a girdikleri vakit yerli Rumlardan çoğu, özellikle kadın erkek Fransız sörler okuluna ve kiliselere sığınmışlardı. Bunlara karşı Türk milli kuvvetleri, "Bizim kadınlarla işimiz yoktur. Dayılarınız Yunanlılar sizi bırakıp neden kaçtı, korkmayınız biz sizin ağalarınız gibi ırz ile oynayan namussuzlardan değiliz" demişlerdi. Bak, A. Midillili, s. 79. Halbuki Yunanlılar, 25 Haziran'da Balatçık istasyonunda trenden indirdikleri Türk yolcuların kadınlarına, kocalarının önünde tecavüz ettiler ve bu yolculardan 90 kişiyi öldürdüler. Bak, A. Midillili, s. 80.
Sayfa 275
Reklam
57. Tümen Komutanı Şefik Bey, Tümen emrindeki topların kullanılmasına izin verdi¹¹¹¹. Türk topçularının savaşa katılmasından sonra Yunanlılar müşkül duruma düştüler ve akşamüzeri Türk kuvvetlerinin, yanmakta olan Müslüman mahallelerini işgal etmelerine engel olamadılar. Savaşın üçüncü günü düşman çekilmeye başladı. ¹¹¹¹ Türk silahlı kuvvetleri milli kuvvetlere açıktan yardım edemiyorlardı. Fakat Yunan topları karşısında Kuva-yı Milliye'nin sarsıldığını gören 57. Tümen Komutanı Şefik Bey, 175. Alay Komutanı Hacı Şükrü Bey'i çağırarak, milli kuvvetlere top ile yardımın lüzumundan bahsetmiş, tümenin toplarının kullanılması gerektiğini, fakat bu halin siyasi duruma tesir edeceği için yapılamayacağını, ancak ikisinden biri İstanbul'a asi duruma geçtiği takdirde bunun mümkün olabileceğini söylemişti. Bunun üzerine Hacı Şükrü Bey, "Ben isyan ederim" demiş ve bu suretle tümenin topları onun emrine verilmişti. Tümen Komutanı "... Hacı Şükrü Bey'in devlete isyan edip milli kuvvetlere katıldığını" bir şifre ile İstanbul'a bildirdi. Bak, Ömer Sami Coşar, No: 42. Türk İstiklal Harbi, 2, 1, s. 152.
Sayfa 275
Savaş meydanına yakın köylerin kadın ve kızları ise, fedakârlıkta erkeklerden asla geri kalmamışlardı. Balkan ve Birinci Dünya savaşlarında yakınlarından birisini kaybetmiş olan bu asil ruhlu kadınlar, evlerinde yiyecek, içecek ne varsa hepsini savaşanlara verdiler; sıcak bir günde yapılmış olan bu savaşta en ileri hatlarda çarpışanlara su yetiştirdiler; ağır yaralıları sırtlarında taşıdılar; savaş meydanında ele geçirdikleri silahlarla düşmana ateş açtılar.
Sayfa 274
Kısacası, anlaşılıyordu ki İstanbul Hükümeti, olaylar karşısında bazı kararlara varıyor; fakat az sonra bunları değiştiriyordu. Ancak beliren ve değişmeyen noktalardan birisi, genellikle askerlerin milli mücadeleyi desteklemesi, ikincisi de, birbirine uymayan emirlerin "ahali arasına ilk ihtilafı" serpmesi idi.
Sayfa 273
15 Haziran 1919'da Harbiye Nezaretinin Sadaret makamına gönderdiği bir yazı, bunun daha açık bir delili idi. Harbiye Nezareti bu yazısında "Yunan işgallerini milli kuvvetlerimizle karşılamaklığımız icap eder ki arkadan gelen kuşaklara karşı sorumlu kalmayalım" diyor ve bu suretle Kuva-yı Milliye'nin teşekkülünü meşru saymış oluyordu. Ancak, bu nezaretin verdiği emirler birbirini tutmamakta idi. Bunların hangisine inanılması gerekeceğini, o tarihte bu emirleri alanlar, herhalde tayinde çok güçlük çekmiş olsalar gerekti.
Sayfa 270
Gerçekten, onlar 17 Haziran'da Menemen'de evlere, dükkânlara hücum ederek yağma ettiler; kadınların ırzına geçtiler; "Türk çocuklarını süngülere takarak gezdirmek suretiyle şenlik" yaptılar; ilçe kaymakamı ile binden fazla Türk'ü şehit ettiler. Türklerden bir kısmı, yerli Rum ve Yahudilere, birçok vaatlerde bulunmak suretiyle ancak hayatlarını kurtarabildiler. Geri kalan halk ise, korku ve dehşet içinde Menemen'den göç etmeye başladı ve bu hâl o kadar genişledi ki, bu yörelerde bir Rum çoğunluğu meydana gelmesi gibi bir durum hâsıl oldu. Ancak, bu tedhiş hareketleri bir taraftan da Türk halkının hem kinini, hem de kurtuluş için yapmakta olduğu fedakârlıkları artırdı. Nitekim 20 Haziran'da Akhisarlılar, "Harbiye Nezaretine" gönderdikleri bir yazıda, Türk milletinin silaha sarıldığını, İtilaf Devletlerine gönderdikleri telgrafla da, işe müdahale etmedikleri takdirde, düşmanı kovuncaya kadar silahlarını bırakmayacaklarını bildirdiler. Bununla beraber Yunanlılar, planlarını uygulamaktan vazgeçmiş değillerdi.
Sayfa 269
Reklam
Yunanlıların her gittikleri yerde işledikleri cinayetleri duymuş olan Bergamalılar, önceleri kasabalarını savunmaya kararlı idiler; bu sebeple de silahlanmaya ve gerekli teşkilatı kurmaya başlamışlardı. Fakat bazı soysuzların yaptıkları olumsuz propaganda ve İstanbul Hükümetinin tutumu, halkı tereddütlere sevk ettiği için, direnme fikri yavaş yavaş söndü ve yukarıda da söylendiği gibi Bergama, 12 Haziran'da Yunanlılar tarafından kolayca işgal edildi.
Sayfa 267
8.5k öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.