Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Enes Çalışkan
Enes Çalışkan
@heautontimoroumenos_
Gnothi seauton.
Lisans
Istanbul
82 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Bu kitap benim okuduğum ilk kitap olsaydı hayata çok farklı bir pencereden bakabileceğimi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Başucu kitabım.
Tolstoy bu kitabında varoluşunun sebeplerini sorguluyor. Hepimizin kendimize hayatımızda bir kere bile olsa sorduğumuz ''Neden yaşıyorum?'' gibi temel bir soruyu din ve hayat çerçevesinde ele alıyor.
Dindar bir ailede yetişip dine sorgulamadan gözü kapalı inanan insanların aksine, bu sorgulama süresi içinde defalarca ölüp diriliyor Tolstoy. Birçok kere intiharın eşiğinden dönen ve kendini yıpratan soruları sormaktan hiçbir zaman çekinmiyor.
Dilinin sade ve akıcı olmasının aksine bir o kadar da düşündüren bir kitap. Kitabın her cümlesi ders niteliğinde. Bu kitabı okuyan herkes bir yerlerde kendinden parçalar bulacaktır. Belki bu kitabı siz yazmışsınız gibi bile hissedebilirsiniz :)
Yıllardır uyutulmuş bir halkın ve o halkı bu derin uykudan uyandırmak için çabalayan bir öncünün hikayesini anlatıyor bu kitap. Bu uyanışın gerçekleştiği yer ise Beyaz Zambaklar Ülkesi.
Ahlak bakımından yozlaşmış bir toplumun, ebeveyn, yönetici, çiftçi, öğretmen, doktor, işçi vb. halkın her kesiminden maksimum verim alarak toplumun muasır medeniyet seviyesine ulaşmasını amaçlıyor Snellman. Atatürk'ün bir dönem ders kitabı olarak okuttuğu neden müfredattan kaldırıldığını bir türlü anlayamadığım başyapıt.
Günümüzde de yaşanılan bu yozlaşma, halkın herhangi bir idealinin olmayışı, toplumu çöküşe götüren etkenlerden. Bu kitap, gerçekleri yüzümüze vuran ve ideal toplumun nasıl olması gerektiğini en temelden alarak bizlere anlatıyor.
Defalarca okunması gerektiğini düşünüyorum. Çıkarılacak çok ders var.
"İnsan özgür doğar ama her yerde zincire vurulmuştur."
Toplum içerisinde yaşamanın kişisel özgürlüğümüzden ödün vermemiz olduğunu savunur Rousseau.
Ona göre Yönetim-Genel İrade barış içindedir. Çünkü yönetim (otorite) Genel İradeyi geliştirmek ve insanların kendi seçecekleri yasalar altında yaşaması için vardır.
Genel İradeyi en basit şekli ile Egemen Varlığı kuran vatandaşların ortak iradesi diye özetleyebiliriz.
Herkes sivil ve ahlaki özgürlüğe sahiptir. Yönetim, insanların kendi seçtiği yasalar ile bu durumu kolaylaştırmak zorundadır.
Bu kitabı siyasetle ilgilensin veya ilgilenmesin herkesin okuması gerek. 18. yüz yıldan günümüze adeta ışık tutuyor bu kitap.
Okur Takip Önerileri
Zweig’in kitaplarını okudukça okuyasım geliyor. İnsan psikolojisini ve kendi içinde verdiği savaşı son derece temiz ancak bir o kadar da bize öyküyü yaşatan bir tarzı olmasını seviyorum. Kitap bir çok psikanaliz ve betimleme barındırıyor.
Hepimiz birer Amok Koşucusuyuz, sadece bunu daha keşfetmedik. Ben bu kitapla keşfettim. Eminim bir çoğu da bu kitapla keşfedecek.
Kitap bir doktorun pişmanlığı sonrası izlediği yolu, vicdan ve mantık arasında verdiği savaşı anlatıyor. Ancak Zweig’in bize bu savaşı anlatış tarzı ders niteliğinde.
Sonunda okuyabilmek nasip oldu. Açıkçası geciktiğimi düşünüyordum. Bu kitap bana yıllar önce tavsiye edildi. Uzun zamandır da kitaplığımda. Kitabı sindire sindire okudum ve bitirdikten sonra biraz zaman yerimden kalkamadım, gözlerimi kapattım ve hikayenin bana işlemesini istedim.
Bazı kitaplar vardır yerine ve zamanına göre okunduğunda eseri daha anlamlı kılan. Bu kitap benim için öyleydi ve belki de şimdi hissettiklerimi seneler öncesinde, bu kitap bana ilk önerildiğinde hissedemeyecektim. Sevgi, kıskançlık, nefret, sadakat, adalet ve merhamet. Bu duyguların hepsinin bir arada işlendiği bir kitap daha önce okumadım.
(Sınıf) farkları ve aynı zamanda birbirlerinin ilk dostları olan iki arkadaşın, Kabil'in Sultanlarının her sene düzenli olarak yaptıkları uçurtma avı sonrası yaşanan üzücü olay ve Emir'in seneler boyu her fırsatta karşısına çıkan vicdan azabı.
Yazarın anlatış tarzıyla ilgili bir yorumda bulunacak olursam, konu harika işlenmiş, sadece karakterler üzerine değil dönemin şartlarına ve imkansızlıklarına da yoğunlaşmamızı isteyen bir anlatış tarzı var.
Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğim; yazardaki Amerika aşkı kitabın en ufak ayrıntısında kendini belli ediyor. Amerika'nın, Afganistan'ın kurtarıcısı olarak gösterilmesi sinirimi bozmadı değil.
