Bu yılın ilk yarısında tüm ülke halkı gibi ben de 6 Şubat sonrası hayata dönmekte, odaklanıp okuma yapmakta çok zorlandım. Eylülde okullar açıldıktan sonra yoğun ders programım, LGS öğrencilerim (İngililizce öğretmeniyim) olmasına rağmen ilk yarıya göre hızlanabildim ve 36 kitap hedefime ulaştım. Sayfa sayısı da 7 binlerde kaldı. Önümüzdeki yıl için 40 kitap ama 10000 sayfa hedefliyorum. Umarım sağlıkla huzurla okumalarımızı yapacağımız bir yol olur.
… gerçekten de bazı insanlar yalnızlıklarını ve boşluklarını gidermede kızgınlık duygusunu uyuşturucu bir madde olarak kullanır ve diğer insanlara karşı yaşadıkları sürekli öfke sayesinde kendileriyle yüzleşmekten kaçınırlar.”
“Dünyada iki tür insan vardır: Yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler.,
Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler. Yaşamak, kendisi olabilmeyi ve yaşama etkin bir biçimde katılabilmeyi tanımlar.”
Kuzey Kore’deki Kominist rejimden ve savaştan kaçan bir aile. Ailenin 3 çocuğunda en büyük olan kız ve ortanca oğlan zorlu göç yolculuğunun daha başında ailelerinden ayrı düşerler. Soğukla, açlıkla, zalim insanlarla ve arkalarından gelen askerlerin bombalarıyla geçen ayların sonunda tam vuslatı yaşayacakken derin bir hüzün düşer ailenin kalbine.
Kitabı çok kısa bir zamanda elimden düşürmeden okudum. Ama benim gibi travmatik anılara sahip kişilerin okumasını tavsiye etmem. Herkeste farklı seyretse de eğer acıları tazeyse uzak durmalılar. Tasvirler yaşanılan duygular o kadar gerçekçi ki kendi başınıza gelmiş gibi hissetmemek elde değil. Umarım savaşla ilgili farkındalığı ve empatiyi arttıran bir kitap olur herkes için.