Herkese iyi akşamlar dileriimm..
Az önce son bölümlerini neredeyse sevinçle ve dolu dolu gözlerle okuyup bitirdiğim bir kitapla geldim.
HIRSIZLARIN DANSI -2
Öncelikle şunu söyleyebilirim ki ben serinin birinci kitabından daha çok beğendim ikinci kitabını. Tam da istediğim o fantastik kurgu hazzını yaşattı diyebilirim. Fantastik kitaplarda sonralardan güç kazanan zayıf kadın karakter yerine küçüklüğünden beri bu gücü içinde barındıran ve önüne çıkan onca zorlu olaya karşı her zaman dimdik duran bir kadın karakter okumak bana iyi geldi. Kitap sadece basit bir fantastik kurgudan ibaret değil benim gözümde. İçinde ailesi için her şeyi göze alan kendi halklarını ve ailesini korumak için ölmeye bile razı olan bir aileyi okudum açıkçası bu aileye ve dik duruşlarına aşık olmamak elde değil.
Kitap hakkında spoiler vermek istemiyorum ancak birinci kitabı okuyupta bırakmayı düşünen birinin seriye yazık edeceğini söylemeliyim.
"Tarih tekerrür etmesin diye,
Kulaktan kulağa paylaşılsın hikayeler,
Babadan oğula, anneden kıza,
Çünkü tek bir nesil içinde,
Sonsuza dek unutulur tarih ve gerçekler."
Selamlar..
Size az önce bitirdiğim ve sıcağı sıcağına yorumlamak istediğim fantastik - genç kurgu kategorisinde yer alan bir kitaptan bahsetmek istiyorum.
HIRSIZLARIN DANSI
Öncelikle kitabı beğendiğimi söylemeliyim. Kitabın baş karakterlerinden olan Kraliçenin özel muhafızı aynı zamanda efsanevi bir hırsız olan Kazi ve krallıkların ilk olduğuna artık emin olduğum, hayatın diğer krallıklardan farklı geçtiği Tor Kalesinin ani şekilde başına geçen patrei Jase.. İki muhteşem güç ve amaçları için birbirlerini yok sayabilecek iki aşık..
Kitap diğer fantastik kurgulara göre daha gerçekçi ve genç aşıkları daha ön planda bir kitap olsa da akıcı bir şekilde ilerliyor. Zamanınız olduğunda sayfaları karıştırıp bitirebileceğiniz çerez tadında bir kitaptı.
İkinci kitaptan daha çok şey beklememi sağlayıp sonuyla beni etkilediğini söyleyemeden edemeyeceğim..
Hırsızların DansıMary E. Pearson · Martı Yayınları · 20221,380 okunma
"Rüzgar, zaman, çember çizer, kendini tekrar eder,
Bize her zaman dikkatli olmamızı hatırlatır,
Çünkü özgürlükler bir kalemde kazanılmaz asla,
Her zaman tekrar tekrar kazanılmalıdır.
"Toplum dedikleri bireyden ibaret değil midir"
Dip not: Paragraftaki bu cümleyi bir kaç kere okuyunca fazlasıyla anlamlı olduğunu aslında toplum denilen şeyin bir bireyin düşüncelerini sert şekilde aktarmak için kullandığı maşa olduğunu düşündürdü
-KRALLIĞI ÖLDÜRMEK?-
Konusunu çok sevdiğim ama yazım dili yüzünden okurken kriz geçirmeme sebep olan bir kitaptan bahsetmek istiyorum.
Kitap Prenses Lira adındaki siren kraliyetinin varisi olan deniz kızının, dünyanın en güçlü krallığının vârisi olan Prens Elian ile olan macerasını anlatıyor. Prenses yaptığı bir hatadan dolayı annesi onu en nefret ettikleri canlıya yani insana dönüştürür ve Kış dönümüne kadar Prens Elian'ın kalbini söküp Denizler Kraliçesine (annesi) götürmesi gerekmektedir. Asıl evinin okyanuslar olduğunu ve siren avlamayı kendine görev bilmiş olan Prens ve Onun kalbini sökmek için insana dönüştürülen prenses aslında her şeyden habersizdir. Birbirlerine düşman olan bu iki vârisin zaman içinde ırklarını korumak için müttefik ve duygularına yenik düşüp iki aşığa dönüşeceklerinden haberleri yoktur.
Dediğim gibi kitabın konusu güzel fakat yazım dili kitaba gölge düşürüyor açıkçası orjinalinde de böyle mi yoksa çeviriden mi kaynaklı bilmiyorum fakat martı yayınlarının diğer çeviri kitaplarını da okuyan biri olarak ilk kez böyle bir şeye denk geliyorum diyebilirim.
"Görünürde her zaman gülümsüyor olsam da içeride çaresiz bir mücadeleyle debeleniyordum, bir ipte yürüyordum, ter içindeydim, onları eğlendirdikçe felaket ihtimali her an yaklaşıyordu."
-GELECEĞİN AYNASI-
George Orwell'ın okuduğum ilk kitabı Hayvan Çiftliğidir. Kitap bir çiftlikteki hayvanların direnişini ateşleyen Domuzlardan o hayvanları kendi çıkarları için kullanan türlü oyunlar oynayan domuzlara dönüşümünü sayfa sayfa işliyor. Başta da yazdığım gibi aslında kitap geleceğin aynası durumunda. Karakterleri hepimiz tanıyoruz.. Sadece siyasi olarak düşünmeyin karakterler aynı zamanda hayatımızdaki insanların ta kendisi. Eminim hepimizin hayatında başta daha iyi koşullardan yaşamak için çabalayan şimdilerde ise elde ettiği gücün zehirlenmesini yaşayıp kendisinden daha farklı birine dönüşen birileri vardır. Demek istediğim kitap bir distopya olmaktan çıkıp şuan ki dünyanın aynası olmuş durumda.
Açıkçası ben kitabı fazlasıyla beğendim ve herkese öneririm okurken kafanızın içinde ben bu hikâyeyi yaşadım ya da ben bunu bir yerden biliyorum diyorsunuz. Kitaba bir şans verirseniz sizin gözünüzün önünde ki tül perdeyi aralayacaktır.